Büyük şehirlerde, birinden bahsederken “Uzun Kadir” “Sarı Ahmet” gibi özne ismini zor duyarsınız.
Ama kasaba, köy gibi küçük yerlerde özneleri, sıklıkla tanımlayıcı bir sıfatla duyarsınız.
İnsan küçük şehirlerde, köylerde bireydir/öznedir.
Büyük şehirlerde ise sürünün bir parçasıdır. Kendiyle değil, dahil olduğu sürüyle/birimle/camiayla anılır.
Şehirlerde şöhretiniz ve zenginliğinizle anılırsınız; köyde, yeteneğiniz ve hafızalarda bıraktığınız izle anılırsınız.
Metropoller, kişiliği ve yeteneği törpülerken küçük yerler kişiliğinizi ve yeteneğinizi öne çıkarır, geliştirir.
Metropollerde toplumsal hafıza yok denecek kadar azdır.
Küçük yerlerde toplumsal hafıza büyük ve derindir. Sadece sizin değil, atalarınızın da yaptıkları toplumsal hafızada dip diri durur.
Şehirlerde bireysellik/bencillik öncedir. İlişkiler menfaat üzeredir.
Köylerde, kasabalarda toplum, bireyden önce gelir. Toplumsal çıkarlar, kişisel çıkarlardan önce gelir. İlişkiler, fedakârlık üzerinedir.
Mega kentlerde şehir yaşamı gürültülü, bireysel yaşam gürültüsüz ve tek düzedir.
Kırsalda, şehir yaşamı sade ve tekdüzedir ama bireyin yaşamı, çok hareketli ve fırtınalıdır. Coşku, hüzün, kavga, dedikodu, cenaze, düğün vs derken hep bir aksiyon vardır.
Metropolde çalışma toplumsaldır. Daire, çarşı/AVM de iş için bir arada olunur. Eğlenmek ve dinlenme bireysel ya da çok dar bir ekiple olur.
Köyde çalışma bireyseldir. Herkes tarlasına, ağılına gidip çalışır. Eğlenmek içinse akşama/iş bitiminde köy kahvesine gider veya başka birine misafirliğe gidilir.
Köyde az kazanırsın ama sofran bereketlidir. Kimseye el avuç açmadan bir ömür yaşarsın. Genelde ciddi sağlık sorunları yaşamaz, ölünceye kadar ayakta olursun.
Büyükşehirlerde çok kazanırsın ama kazandığının pek bir bereketi yoktur. Ölünceye kadar borç/taksitler bitmez.
Sofralar zengindir, çeşitler az olmaz ama yenilenler sağlıksızdır. Genelde herkes kendi çapında bir gurmedir ama köydeki insanın yufka ekmeği ve soğanından aldığı lezzeti zor alır.
Yaklaşık 40’ını aştıktan sonra doktorlar ve ilaçlar ayrılmaz bir parça olur. Hastaneler ikinci adres olur.
Köyde, yaşamak için yenir, yaşamak için para, mal, mülk kazanılır. Amaç konfor değil huzurdur.
Şehirlerde ise yemek için, mal/mülk/konfor için yaşanır. Bu uğurda yaşamlar, sağlıklar ve huzur harcanır…
Hâsılı kelam; küçük yerler hayattır. Medeniyettir. Huzurdur. İnsan olmaktır.