Eskiden insanların idealleri vardı.
Siyasisinden tutun dini ve milli olanına kadar farklı farklı ideallerdi.
Bir ideali/siyasi görüşü kabul etmeyen biri “ekmek partisindenim” diyerek yine farklı bir ideal ortaya koyardı.
İnsanlar için idealleri o kadar önemliydi ki uğruna ölmeyi veya öldürmeyi dahi göze alabiliyorlardı.
12 Eylül sonrası, bir yanda toplumun ideolojik kardeş kavgasına koyduğu tavır, diğer yanda devletin ideolojilerle mücadelesi ve en önemlisi kapitalizmin körüklediği lüks hayat ve tüketim çılgınlığı idealizme büyük bir darbe vurdu.
Günümüze gelirken ideolojiler üniversite kampüslerinde hayat bulmaya çalışıyorlar.
Üniversitelerdeki idealizm ise ancak diploma alıncaya kadar rağbet görüyor.
Kapital karşıtlığı, kapital sahibi oluncaya kadar devam ediyor.
Milli duygular, kişisel/bencil duygulara çarpınca tuzla buz oluyor.
Faiz karşıtlığı, hayalimizdeki arabaya bir an önce varmak için bankadan araç kredisi talep edinceye kadar sürüyor.
Ateistlik, 4,3 rihterlik sallantıda yerle bir oluyor…
İstisnaları çıkarttığımızda ideallerin, kapitalizmin/lüks yaşantının önünde diz çöktüğünü görüyoruz.
İdealler, geçmişte kalan tatlı bir nostalji oldu.
İdeolojik söylemler, iddialar hamasetten öteye geçmiyor.
Sorsanız, çoğu kişinin kendine göre ayrı ayrı fikirleri/idealleri var ama artık herkesin dile getirmediği ortak bir ideolojisi var:
Konformizm; rahat ve lüks yaşam, bol para ve imkânlar.
İdealler, konformizmin duvarına çarpıncaya kadar ayakta duruyor.
Bugün birçok siyasi partinin siyasi ilkesizlikle suçlanmasının altında bu neden yatıyor.
Sağ ile solu tek çatı altında toplamaya iten neden kişisel çıkardır.
İnsanlar artık konforlarından, lükslerinden taviz vermiyor.
Kişisel çıkarı söz konusu olduğunda, kendine/kendi ideolojisine yabancı kişi ve partilere destek vermekten tereddüt etmiyor.
Ekonomik bir kriz olmadığı müddetçe Türkiye’deki siyasi tabloda ciddi bir değişiklik olması çok zor.
Acayip bir nesil ortaya çıktı; ideali olmayan tüm hayatı mutfak, tuvalet ve yatak odası arasında geçen bir topluluk.
İnsanı hayvandan ayıran en belirgin özelliklerden biri de ideallerdir.
Ama İdeal ile ideoloji kılığına girmiş saplantıları ayırmak lazım.
Konformizmi savunanlar, “idealler karın doyurmuyor…” diyor.
Doğrudur; karın doyurmuyor ama insanı mutlu ediyor, hayatını anlamlı kılıyor.