Allah birine bela vermek isterse sanırım bu, dünya/dünyalık olurdu.
Para, makam, iktidar, şöhret...
Nefsini terbiye etmemiş her iktidar sahibi, Firavun olmaya; her mal/mülk sahibi, Karun olmaya, her bilgi sahibi, Bel'am olmaya mahkûmdur.
Dünyaperest biri için para, deniz suyu gibidir; tuzlu ve acı.
İçtikçe susuzluğun geçeceği yerde daha da artar. İçtikçe içesin gelir.
Sürekli daha iyisini, daha yenisini, daha irisini istersin.
Makam ve iktidar sahibi olunca etrafında el-pençe divan duranlar artar.
Ağzınızdan çıkan her şeyi emir telakki edenler; her önerinize "efendim ne güzel, ne kadar isabetli düşünmüşsünüz..." diyenler; her adımınızı övmeye hazır şakşakçılar etrafınızdan eksik olmaz.
Bir süre sonra etrafınıza danışmaya ihtiyaç duymaz olursunuz.
Her şeyin en iyisini en doğrusunu kendinizin bildiğinize inanamaya başlarsınız.
İnsanları, size hizmet etmek zorunda olduklarına, size ve iktidarınıza muhtaç olduklarına kanaat getirirsiniz.
En ufak uyarıyı, nasihati kendinize yapılmış saygısızlık görürsünüz.
İnsan para ve makam sahibi olunca çıkarcı insanlar, sineklerin bala üşüşmesi gibi etrafınızı sararlar.
Bu yüzden size gelen, size gülen her insanı, sizden bir şey koparmaya, nemalanmaya çalışan biri gibi görmeye ve sonunda insanlardan uzaklaşmaya başlarsınız.
Menfaatçilerden kurtulayım derken güzel insanlardan da olursunuz.
Dikkat ederseniz zengin insanların arkadaşları olur; dostları pek olmaz.
Ve en kötüsü sahip olduklarınızı kaybetme korkusudur.
Varlığınızı/iktidarınızı kaybeder veya birileri gasp eder korkusuyla her şeyi/herkesi tehdit görmeye başlarsınız.
Nihayetinde o büyük servet/varlık içinde yapayalnız kalırsınız; malınızdan bir haz alamazsınız...
Mal makam sahibi olmak bu kadar kötü müdür?
Aslında kötü demek yanlış olur.
İnsanın, içinden çıkması zor bir imtihan demek daha doğru olur.
Sen mala, makama, iktidara hükmedersen, sen yön verirsen problem yok.
Ama malın, makamın/iktidarın sahibi değil de kölesi olursan, o zaman felaketin olur.
Rabbim imtihanımızı kolay kılsın.