GÜNEŞ, YILDIZLAR, DENİZ VE ARKLAR
1) -كانك شمس والملوك كواكب
اذا طلعت لم يبد منهن كوكب
Keeneke şemsün vel mulûku kevâkibün,
İze talaat lem yebdü minhünne kevkebün
Ey Allahın Rasülu sen sanki bir güneş gibisin, Padişahlar,krallar( ve dünyada büyük sayılan mü'minler de)birer yıldız gibidirler.(farz-ı muhâl öğle olsalar bile) O (güneş) çıktığında onlardan (o yıldızlardan) hiçbiri görünmez olur.
2) - هو الشمس قدرا والملوك كواكب
هو البحر جودا والكرام جداول
Hüvşşemsü kadren vel mulûkü kevâkibün, huvel bahru cûvden vel kiramü cedêvilün.
O'na salât ve selâm olsun Rasulullah efendimiz kadr u kiymet itibâriyle,derece ve makamda güneş gibidir, padişahlar (ve diğer mümin büyükler ve melikler) yıldızlar gibidirler,
Rasulullah efendimiz Kerem ve cömertlikte deniz gibidir, dünyadaki bütün cömert insanlar bu denize göre birer küçük su ark'ları,gibidirler.
Allah katında yaratılmışlar arasında tabir uygunsa 1(bir) numara olan Rasulullah efendimiz'in keremi ve cömertligi zirvede bir cömertlikti,bu da onun Kerim olan Yüce Allah'a olan güveni ve itimadından geliyordu.
Rasulullah efendimizin cömertliği bir başkası
tarafından şöyle dile getiriliyor:
3)- ما قال لا قط إلا فى تشهده
ولا نعم قط إلا جاءت النعم
Mê kâle lê kattu ille fî teşehhudihî, ve ne'em kattu illê cêetinniemu.
O'na salât ve selâm olsun Rasulullah efendimiz sadece
اشهد ان( لا )اله الا الله واشهد أن محمداً عبده ورسوله
diye şehadet kelimesini telaffuz ederken ( لا)lâ diyordu "Ben şahitlik ederim ki Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur",sadece burada yoktur diyordu,yoksa başka bir yerde hiç bir zaman yok demiyor ve kim ne istiyorsa ona imkân dahilinde veriyor, yanında verecek bir şey yoksa va'dediyordu,evet, tamam bugurduğunda da yüce Allah onu mahcub etmez nimetleri gönderirdi.
Not: Rasulullah efendimiz şehadet kelimesini okurken birinci bölümü bizlerin dediği
gibi buyururdu,ikinci bölümü ise "Ve eşhedü ennî Rasulullah" ve ben şahitlik ederim ki ben Allah'ın rasulüyum buyururdu.
İsteseydi yüce Allah onun için Uhud dağı'nı altın yapardı, ama bunu istemedi,bir gün doyar günlerce aç kalırdı, günlerce hane-i saadetlerinde ateş yakılmaz ve yanmazdı, çünkü pişirecek bir şey bulunmazdı.
Bunca imkansızlıklara rağmen, dünyada bu kadar kerim ve cömert olan Allah Rasülu,
âhirette Allah katında Adem oğullarının en zengini, Allah indinde en makbulu,en üstünüdür.
Biz ümmetine şefaat-ı uzmâsı başta olmak üzere diğer şefaat ve mübarek iltifatları'nın ulaşacağına inanıyoruz.
Bu bahsi Mevlânâ Hâlid'i Bağdadî'nin bir sözü ile bitirelim:
بحسن التفاتش ميوان رستن در أن روزى
كه از گردن فرازان نالهء زار مى آيد
Bihüsni iltifateş miyvân resten der ân rûzî,ki ez gerden ،firazan nâlei zârı mî âyed.
Boyu uzun,boynu uzun kimselerin inim inim inledikleri ve korkudan ağladıkları zâr u zâr ettikleri o günde
(kıyamet günü) kurtuluş sadece Rasulullah efendimiz'in güzel iltifatı ile mümkündür.
Allahım boyu ufak, ameli az, hataları çok olan, ama senden başkasına secde etmeyen, senden başkasına kul olmayan, kendini bildi bileli,Allah diyen,Allah Rasülu diyen bizlere ve bütün mümin kardeşlerimize Rasulullah efendimizin şefaatını ve iltifatını , Cennetini ve cennetinde cennetten önemli olan rızanı ve cemalini ikram eyle,ÂMÎN.