Kahve Kitap
Mustafa BAYGIN
Köşe Yazarı
Mustafa BAYGIN
 

TOPLUM OLARAK AHLAKSIZLAŞMAK

Allah-û Ekber Kebiren, Velhamdülillâhi Kesirân ve Sûbhanallâhi Bükrâten ve Âsilen /   Allah (CC) büyüklerin en büyüğüdür. Övgülerle en çok övülmek Allah (CC)'a mahsustur. Sabah ve akşam noksan sıfatlardan tenzih ve kemal sıfatları ile tavsif edilerek, tesbih edilmeye layık olan ancak Allah (CC)'tır.)   Dua faslı ile başladığımız girizgâhtan sonra, bu sütunlarda sizlerle buluşmanın hazzı ve huzuru ile herkese merhaba diyorum. Umarım ki, bu satırların okuyucularını kırmadan, üzmeden, Hâk ihlaline düçâr olmadan dilimizin döndürüldüğü, elimizin oynatıldığı, kalbimize izin verildiği müddet içerisinde bildiklerimizden, gördüklerimizden, Hâk olarak işittiklerimizden bahsetmeye çalışacağız, İnşaâllah.   Şehrin atık sularının aktığı mazgallar kirlenişliği gizlemek üzre temizleme görevini ifâ etmek için yapılmışlardır.   Tabiî ki mazgallar tek başlarına bir işe yaramayacağı için, onların da bağlı oldukları bazen derin, bazen yüzeysel ama genelde uzunca kanallar mevcuttur.   Son zamanların “Moda Deyimi” olan, “ŞİDDETE HAYIR” ifadeleri, sloganları, klişeleşmiş sözden öteye gitmemektedir. Tıpkı şehrin pis sularını kendinde barındırdığı sanılan mazgallar gibidir. Kanallar olmazsa mazgalın hiçbir mana teşkil etmediği gibi.   İnsanlık onuruna yakışmayan hareketlerde bulunanları eleştirmek, doğruya sevk etmek elbette güzel ve erdemli bir davranıştır. Yapılanları kınamakla, tel’in etmekle sonuca ulaşmak mümkün değildir. Kişileri Hâk insanlık erdeminin olmazsa olmazları olan, yaradılış gaye ve amacına yönelik olarak donatmak, her insanın vicdanına kendi benliğinden zabit bırakmak gerek.   İnsanlık, azgın azgınlıkla karşı karşıya bırakılmamalıdır. İlim ile donatılmamış olmak, çıkışı olmayan lağımlara bağlı mazgallar benzer ki, dolduğunda dışarıdan aldıklarının tamamını aldığı yere boca eder. Çevreyi içinden çıkılmaz kesif bir kokuya, çirkin görüntüye ve geçilmez yollara dönüştürür.   Tıpkı insanlıkta buna benzer haller arz etmeye başlamış ve her geçen gün biraz daha artarak devam etmektedir. “Bize neler oluyor” sorusunun cevabı kendi içimizde, inancımızda aşikâr olarak bize bakmaktadır. İnsanlık olarak bu çağrıya bön bön bakmak, insanların burnunun direğini sızlatmakla kalmıyor, yürekleri, vicdanları sızlatıyor, dahası var oluş gayesini tarumar ediyor.   Kendine emanet olarak bahşedilmiş hanımını hunharca, vahşetle darp edenler ve katledenlerden sonra, şimdi de sözleşme ile kızını satanların varlığından haberdar olmaya başladık.   Cahiliye döneminde olmayan olaylarla karşılaşıyoruz. Bu demektir ki, insanlıktan çıkan çukurlaşmışlardan oluşan fosseptik çukurları patlamaya, dışarıdan aldıklarını tekrar aldıkları yerlere istifra etmeye başlamışlar.   Nimeti azamete çevirtenler yüzünden toplum her geçen gün biraz daha fazla yozlaşıyor. Televizyonlardaki dizler de namus timsali, ahlâk örneği olan “İFFET”in karşılığında iffetsizliği anlatan bir rol, “Fatma - Gül” gibi iki mütenâ ismi fâhşelik çukuruna çekilmiş, aşüftelik olarak beyinlere, genç ve aç dimağlara enjekte etmeye çalışmak, bu milletin gittiği yolun temizliğinde kullanılan ahlâk olgusunu dinamitlemektir.   Bir bakalım dün nerden geldiğimize ve bugün nereye doğru yol aldığımıza.   Meslek liseleri bahanesi güdülerek, toplumun canını, malını, toprağını, dahası vatanını emanet ettiği sözde yöneticilerin asıl maksatları olan İmam Hatip Okullarının kapılarına kilit vurmaya kalkışmaları; Allah korkusu, Peygamber utanması olmayan bir neslin yetişmesini istemeleri değil midir bizi bu günlere daha hızlı getirenler.   Önce temel değerleri ile oynanan bir toplumum ve ferdinin yapacağı iş, gücünün yettiğine saldırmak, emanetinde olanları kendi malı imiş gibi harcamak, tahammül sınırlarını zorlayan her türlü gayriahlâkî işlere tevessül etmek olacaktır.   Çözüm;   Merhum Üstâd Mehmet Akif Ersoy’un sözlerinde yer bulmaktadır.     İbret olmaz bize her gün okuruz ezber de,   Yoksa hiç mana aranmaz mı bu ayetler de?   Lafzı mûhkem yalnız anlaşılan Kurân’ın,   Çünkü kaydında değil hiç birimiz mananın.   Ya açar Nazmı Celil’in bakarız yaprağına,   Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına.   İnmemiştir hele Kur’an şunu hakkıyla bilin,   Ne mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için.   İlk yazıda böyle bir konu ile karşınızda olmak ne kadar hoş, sizin takdirinizdir.   Yüce Rabbim bizleri, kulluğumuzun kullanma kılavuzu olan, kitabımız Kurân’ı çokça okumayı, okuduklarını doğru anlamayı ve anladıklarımız doğrularla hayatımızı idame ettirmeyi ve hayattan nasiplenmeyi nasip eylesin.   Selam ve dua ile.
Ekleme Tarihi: 28 Ağustos 2013 - Çarşamba

TOPLUM OLARAK AHLAKSIZLAŞMAK

Allah-û Ekber Kebiren, Velhamdülillâhi Kesirân ve Sûbhanallâhi Bükrâten ve Âsilen /
 
Allah (CC) büyüklerin en büyüğüdür. Övgülerle en çok övülmek Allah (CC)'a mahsustur. Sabah ve akşam noksan sıfatlardan tenzih ve kemal sıfatları ile tavsif edilerek, tesbih edilmeye layık olan ancak Allah (CC)'tır.)
 
Dua faslı ile başladığımız girizgâhtan sonra, bu sütunlarda sizlerle buluşmanın hazzı ve huzuru ile herkese merhaba diyorum. Umarım ki, bu satırların okuyucularını kırmadan, üzmeden, Hâk ihlaline düçâr olmadan dilimizin döndürüldüğü, elimizin oynatıldığı, kalbimize izin verildiği müddet içerisinde bildiklerimizden, gördüklerimizden, Hâk olarak işittiklerimizden bahsetmeye çalışacağız, İnşaâllah.
 
Şehrin atık sularının aktığı mazgallar kirlenişliği gizlemek üzre temizleme görevini ifâ etmek için yapılmışlardır.
 
Tabiî ki mazgallar tek başlarına bir işe yaramayacağı için, onların da bağlı oldukları bazen derin, bazen yüzeysel ama genelde uzunca kanallar mevcuttur.
 
Son zamanların “Moda Deyimi” olan, “ŞİDDETE HAYIR” ifadeleri, sloganları, klişeleşmiş sözden öteye gitmemektedir. Tıpkı şehrin pis sularını kendinde barındırdığı sanılan mazgallar gibidir. Kanallar olmazsa mazgalın hiçbir mana teşkil etmediği gibi.
 
İnsanlık onuruna yakışmayan hareketlerde bulunanları eleştirmek, doğruya sevk etmek elbette güzel ve erdemli bir davranıştır. Yapılanları kınamakla, tel’in etmekle sonuca ulaşmak mümkün değildir. Kişileri Hâk insanlık erdeminin olmazsa olmazları olan, yaradılış gaye ve amacına yönelik olarak donatmak, her insanın vicdanına kendi benliğinden zabit bırakmak gerek.
 
İnsanlık, azgın azgınlıkla karşı karşıya bırakılmamalıdır. İlim ile donatılmamış olmak, çıkışı olmayan lağımlara bağlı mazgallar benzer ki, dolduğunda dışarıdan aldıklarının tamamını aldığı yere boca eder. Çevreyi içinden çıkılmaz kesif bir kokuya, çirkin görüntüye ve geçilmez yollara dönüştürür.
 
Tıpkı insanlıkta buna benzer haller arz etmeye başlamış ve her geçen gün biraz daha artarak devam etmektedir. “Bize neler oluyor” sorusunun cevabı kendi içimizde, inancımızda aşikâr olarak bize bakmaktadır. İnsanlık olarak bu çağrıya bön bön bakmak, insanların burnunun direğini sızlatmakla kalmıyor, yürekleri, vicdanları sızlatıyor, dahası var oluş gayesini tarumar ediyor.
 
Kendine emanet olarak bahşedilmiş hanımını hunharca, vahşetle darp edenler ve katledenlerden sonra, şimdi de sözleşme ile kızını satanların varlığından haberdar olmaya başladık.
 
Cahiliye döneminde olmayan olaylarla karşılaşıyoruz. Bu demektir ki, insanlıktan çıkan çukurlaşmışlardan oluşan fosseptik çukurları patlamaya, dışarıdan aldıklarını tekrar aldıkları yerlere istifra etmeye başlamışlar.
 
Nimeti azamete çevirtenler yüzünden toplum her geçen gün biraz daha fazla yozlaşıyor. Televizyonlardaki dizler de namus timsali, ahlâk örneği olan “İFFET”in karşılığında iffetsizliği anlatan bir rol, “Fatma - Gül” gibi iki mütenâ ismi fâhşelik çukuruna çekilmiş, aşüftelik olarak beyinlere, genç ve aç dimağlara enjekte etmeye çalışmak, bu milletin gittiği yolun temizliğinde kullanılan ahlâk olgusunu dinamitlemektir.
 
Bir bakalım dün nerden geldiğimize ve bugün nereye doğru yol aldığımıza.
 
Meslek liseleri bahanesi güdülerek, toplumun canını, malını, toprağını, dahası vatanını emanet ettiği sözde yöneticilerin asıl maksatları olan İmam Hatip Okullarının kapılarına kilit vurmaya kalkışmaları; Allah korkusu, Peygamber utanması olmayan bir neslin yetişmesini istemeleri değil midir bizi bu günlere daha hızlı getirenler.
 
Önce temel değerleri ile oynanan bir toplumum ve ferdinin yapacağı iş, gücünün yettiğine saldırmak, emanetinde olanları kendi malı imiş gibi harcamak, tahammül sınırlarını zorlayan her türlü gayriahlâkî işlere tevessül etmek olacaktır.
 
Çözüm;   Merhum Üstâd Mehmet Akif Ersoy’un sözlerinde yer bulmaktadır.

 

 
İbret olmaz bize her gün okuruz ezber de,

 

Yoksa hiç mana aranmaz mı bu ayetler de?

 

Lafzı mûhkem yalnız anlaşılan Kurân’ın,

 

Çünkü kaydında değil hiç birimiz mananın.

 

Ya açar Nazmı Celil’in bakarız yaprağına,

 

Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına.

 

İnmemiştir hele Kur’an şunu hakkıyla bilin,

 

Ne mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için.

 

İlk yazıda böyle bir konu ile karşınızda olmak ne kadar hoş, sizin takdirinizdir.
 
Yüce Rabbim bizleri, kulluğumuzun kullanma kılavuzu olan, kitabımız Kurân’ı çokça okumayı, okuduklarını doğru anlamayı ve anladıklarımız doğrularla hayatımızı idame ettirmeyi ve hayattan nasiplenmeyi nasip eylesin.

 

Selam ve dua ile.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve adanagundemi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler 2023 acotr.org https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler 2023 casino siteleri

siyahbet