Türkiye dış politikasına sıfır sorunlu, komşularıyla ikili ve iyi ilişkiler üzerine yürütmeye başlamıştı AK Parti, iktidarları zamanında.
Türkiye, müttefikleri(!) tarafından sırtı sıvazlanırcasına, ‘Yurtta Sulh, Cihanda Sulh’ sloganıyla köşeye sıkıştırılmaya çalışılırken aslında iyilik için değil, tuzağa çekilmek için planlar uygulayanlarda sırtını sıvazlayanlardan başkaları değildir.
Türkiye, (adına birilerinin Ortadoğu dediği) Arap ve Acem diyarlarında, İslâm devleti olarak tanınırken neden o halde şu ayetin ikazını akledip, düşünmeden, sözde müttefik dost görünenlerin tuzaklarına düşer, anlaşılır değildir.
“Allah bir kavmi değiştirmez onlar kendi nefislerindeki hali değiştirmedikçe” (Ra'd 13/11) buyuruyor Kur’ân-ı A’zimuş’şan.
İş Bilmez Tüccar Misali
Tüccar, esnaf, zanaatkâr fark etmez. Bunların hangisi olursa olsun, maharetli, iş bileni işleyişi, işletmenin geleceğini plânlar, hedefini belirler, kontrolü elinde bulundurur.
İş bilmeyeni ise bunun tam aksine, olayların akışına kendisini bırakır, kendisi işi değil, iş yöneticiyi(!) yönetir. İşi idare edecek olan iş tarafından idare edilir.
Ülke Yöneticileri de bu durumdan gayri değillerdir.
Yeteneksizlikleri yüzünden, olayları kontrol edip, koltuğunun hakkını vermeyenler, olayların kendilerini idare ettiğini dahi inkâr için olmadık yollara başvururlar.
Bu teşbihten hareketle;
Türkiye içeride çözüm süreci ile birlik, beraberlik için uğraştıkça, dışarıdakiler ve embeddedleri Türkiye’nin başına çorap örmek için plânlar kurmaktan vazgeçmiyorlar. …
İsrail’in hiç alakası yok iken, 3 İsraillinin Batı Şeria’da (öldüler mi, öldürüldüler mi şaibeli) cesetleri bulunmasına rağmen Gazze’ye ve Hamas’a saldırması Plânın parçası değilse ne ile izah edilebilir! Tamda Mavi Marmara katliamdan sonra Türkiye İsrail görüşmelerinde olumlu havaya girilmişken! ….
Mısır’da darbe yapılıp Sisi’nin Devlet Başkanı olarak seçilmesi(!) geleceğin yeniden şekillenmesi için atılan ilk adımdı. ….
İşte bu nedenle de İsrail Gazze’ye, dolayısı ile de Hamas’a saldırırken, Filistin Devlet Başkanı(!) Mahmut Abbas Türkiye’ye geliyor. İsrail katliamlarının yoğunlaştığı 18 Temmuz’da İstanbul’da, Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile yaptığı basın toplantısında Türkiye’ye adeta ihtar çekercesine, “Mısır’dan Arabuluculuk istedik” diyordu.
Bu, ‘Ey Türkiye ve onun Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan! Bakın, işte sizin Ortadoğu’da artık bir etkinliğiniz kalmadı’ demekten başka bir şey değildi.
Bunun böyle anlaşılması için değilimdir ki, ertesi gün bazı haber sitelerinde, “Mahmut Abbas’tan Erdoğan’a Soğuk Duş” ve benzeri başlıklarla haber servis edilmesi!
Türkiye’nin çözüm sürecinde başarıya giden yolları açması, Kuzey Irak Bölgesel yönetimi ile diyalogların gelecek vadetmesi, İsrail’e özür diletilmesi. Müttefik(!) ve embeddedlerini yeniden harekete geçirdi. …
Bu kez plân IŞİD üzerinden götürülecekti.
İÇİMİZDEKİ YERLİ YABANCILAR
Simonlar Selman, Davidler Davut Olmasın!
Önce Reyhanlı’daki kanlı ve vahşi saldırı, sonra Suriye’deki (Türkiye’nin sınır dışında var olan tek Türk toprağı olan) Halep’teki Süleyman Şah Türbesi, akabinde Adana – Niğde karayolunda Jandarma TİM’ine silahlı saldırıda bulunulması, daha da ilerisi Musul Konsolosluğunun kuşatılıp, konsolos ile birlikte 49 T.C. vatandaşının alıkonulması olayı.
Bunların hepsi, PKK eliyle diz çöktürülemeyen Türkiye’nin IŞİD ile kıskaca alınmasından başka bir şey değildir. …
Barzani, Referandum yapacağını, bunun engellenemeyeceğini açıkça dünya kamuoyuna ilan etmişti. Ne oldu da Türkiye’nin Musul Konsolosluğu’nun kuşatılması ve 49 kişinin alıkonulmasından sonra Referandumu telaffuz etmez oldu! …
IŞİD Peşmergeye saldırıp, Erbil’e doğru yol alırken, Barzani yönetiminin dünyada en çok güvendiği Türkiye’nin, kendilerine destek vermesi veya yardıma gitmesi Konsolosluk çalışanlarının rehinelikleri ile engellenmiş oldu ve Türkiye’ye olan güven planlandığı gibi sarsılmış oldu.
IŞİD Kimin Çocuğu?
Buradan hemen şunu sormak lazım IŞİD’i kim doğurdu acaba! 3-4 yıldır varlığı görmezden gelinen IŞİD’in başındaki(!) adam kimdir, kimin veledidir?
Ellerindeki ağır silahlar kimin malıdır? Nasıl bu kadar silah sahip olmuşlardır?
F16 savaş uçağını dahi vurabilecek özel askeri eğitimi kimden nasıl almışlardır?
Kullandıkları araçlar çapulcu zihniyetli değil, düzenli ordu mantalitesi ile oluşturulmuş olan, din ve insan düşmanı azmanları kim yönetiyor?
Sahi, neydi IŞİD’in (boynu kırılasıca) terörist başının adı, ‘Ebu Bekr el-Bağdadi’. Bu isim doğru mu bakmak lazım!
Ebu Bekr (Bekir’in babası), el- Bağdadi (Bağdatlı) demek.
Yani kendisinin Bağdatlı, evli, birinci çocuğunun adı da Bekir olarak kimlik bilgileri verilmiş oluyor, ‘Ebu Bekr el-Bağdadi’ denildiğinde.
İstihbarat birimleri (yerli yabancı fark etmez), bu mahlûkun evli olup olmadığını araştırdılar mı? Gerçekten evli mi, çocuğu var mı, ilk çocuğu erkek ve adı da Bek(i)r midir? …
Bunu bilmek çok şeyi açığa çıkaracaktır.
Yoksa birilerinin olduğu gibi adı Türk (Müslüman) kendisi yabancı veya Siyonist embeddedlerden midir? …
Yoksa Arap çöllerinde Müslüman kılığına girmiş ve “bir Kürt devleti kurabilseydim, Türkleri tarihten silecektim, başaramadım!” diyen meşhur ajan Lawrence’ın yeni versiyonu, MI6 ya da MOSSAD ajanı mıdır bu mahlûk?
Adı David olup kimliğinde Davut, ya da Simon olup ta Selman yazan korkak, dönek, yal temizleyiciliğine soyunmuş birilerinden midir?
Ortadoğu diye adlandırılan bölgede yönetime getirilmiş, adı Müslüman (Arap) olupta gerçekte tarlası Müslüman olmayan liderlerin kimler olduğu ayan beyan ortadadır. Tarlası Müslüman olanların da bahçesi gayr-i Müslümlerden oluşturulduğu unutulmamalıdır.
Tıpkı pirincin içerisindeki beyaz taşlar misali. Siyah taşları seçmek kolaydır ama kendi rengindeki taşları pirincin içinden ayıklamak, görmek oldukça zordur. …
Pirincin içindeki aynı renkteki taşlar değil midir dişimizi çenemizi kıranlar. …
Laiklik – Antilaiklik, Sünnilik – Alevilik, Türklük – Kürtlük, İlericilik – Yobazlık, Osmanlıcılık – Ulusalcılık, şuculuk –buculuk, bahanesi ile Türkiye’yi hedef alanlar, kardeşi kardeşe kırdırmak için her yolu denediler, denemeye de devam edeceklerdir.
Son yaşanan olaylar bunun açık, bariz örnekleridir. …
Türkiye’de Eylül ayları Şubat soğukları gibidir. Türkiye, sınırının güneyinde doğusunda sıkıştırılırken, şimdilerde, Kıbrıs da dâhil olmak üzere, Balkanlar tarafından da kıskaca almaya çalışabilirler.
Türkiye’nin AB’ye alınmaması, kapı dışında bekletilmeye çalışması, IMF’ye mahkûm ettirilme çalışmaları da bu plânlarına dâhildir. …
Bu filmleri bu millet çok kez izledi, yeni versiyonları vizyona girdirilebilir. Şimdi vizyonda, (Aktörleri, senaristleri, sahnesi bilinmeyen(!)) IŞİD var! …
İlmin kapısından “Eğri cetvelden, doğru çizgi çıkmaz.” Hz. Ali (kv)