Yolsuzluk ve rüşvet operasyonu adı altında fitneyi uyandırma görevi içinde yer alanlar, bilerek veya bilmeden bu yolla hükümeti yıpratmaya çalıştıklarını zannederlerken, aslında ülkeyi küçültmekte, başkalarının gözetimine girdirmektedirler.
Seçimlere sayılı günler kala, ne oldu da birden bire her taraftan sanki adeta saldırılar başladı veya başlatıldı. İktidar partisini yıpratmak adına, ülkeyi ve milleti zor duruma düşürecek oyunlar, senaryolar sahneleyenler, dâhili ve harici bedbahtlarla Türkiye üzerine, 2013 yılının 2. Ayından bu yana, türlü denemeler yapıyorlar.
Son yaşanalar, kimin kime, neden niçin sorularını içinde barındıran beddua – dua tartışmaları göstermektedir ki dershanelerin dönüştürülmesi olayı değilmiş.
“Türkiye Türklere bırakılmayacak Kadar değerlidir” diyen, Türkiye Cumhuriyeti kimlikli ancak dışarı vicdanlı ve yürekliler ile birlik olmuş Türkiye düşmanlarının diş biledikleri Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Erdoğan gibi gösterilse de asıl amaç hem hükümeti yıkmak, hem de ülkedeki düzeni ve huzuru bozmaktır.
Son haftaların gündem maddesi yapılan ve adına “Dershaneler kapatılmasın” denilen bir proje üzerinden bahaneler üretilip seçilmiş hükümete, üyelerine, oy verenlerine, iletişim araçlarının her türlü yoluyla saldırılması. Hükümetin nimetlerinden faydalanıp, görevi elinden alınınca bağıranların, iftira atmaktan çekinmeyenlerin ağzından dökülenlerin de ispat ettiği gibi, maksadın hükümetin iktidardan uzaklaştırılarak başka bir şekilde yönetime sahip olunmak istenmesi çalışmaları olduğu ortaya çıkmaktadır.
Felsefe olarak ve yaşam tarzım olarak, inancımın gerektirdiği şekilde, haksızlık karşısında susan şeytan olmamak adına, elimden geldiğince doğru bildiklerimi savunmaya gayret sarf ettim. Bu günde, Başbakan Erdoğan üzerinden Milletime ve devletime yapıldığına inandığım her türlü saldırıyı kendi nefsime yapılandan daha ağır kabul ederek karşısında durmaya çalışmaktayım. Rabbime elf-u elfeyn kere şükürler ve hamdolsun ki, şahsım için kul olan kimseden medet dilenmedim. Haksızlığı yapan babam dahi olsa ona karşı duruşumu net olarak ortaya koyarım.
Beddua, inancımızda, kimden kime, hangi maksatla yapılırsa yapılsın, makul hiçbir tarafı ve izahı yoktur. İllaki yapacağım diyen biri varsa, bizatihi suçlu gördüğü kişiye yapsın. Neden, onun evlad-u ayaline, ehli beytine, füruna, sıla-i rahimine müteselsilen beddua edilir, anlamak mümkün değil.
Hadis-i Şerifte, “fitne uykudadır, uyandırana lânet olsun” buyruğuna ve ikazına rağmen fitne çıkartmaya çalışmak, çalışanlara katkı koymak kişilere değil, toplumun, milletin, ülkenin tamamına zarar vermektir.
Bunları bir taraf olmak için değil, ülke adına yapılmak istenenlere dikkat etmek için söylemeye, hatırlatmaya, dikkat çekmeye çalışıyorum.
Bizim bize yaptığımızı, dışarıdan biri yapsa, birlik olur üzerlerine yürümeden nefeslerimizle boğmaya çalışırken, bizden birlerinin bize yaptıkları karşısında bölünmeye, ayrışmaya, taraf olmaya başlıyoruz. Bugünü, Zamanı Taraf için değil, bütün olmak için kullanmalı ve değerlendirmeliyiz.
Dualarımız, Müslümanlar, Mü’minler için, beddualarımız ise, zalim, münafık ve bölücüler için olsun inşallah.
Sözün Sözü;
Eğer dikkatli olmazsanız, gazeteler sizin mazlumlardan nefret etmenizi, zalimleri ise sevmenizi sağlar. Malcolm X