Kahve Kitap
Mustafa BAYGIN
Köşe Yazarı
Mustafa BAYGIN
 

AYASOFYA

Osmanlıdan bu yana, İstanbul Fethi’nin sembolü olmuş, kendi parası ile almış vakfetmiş Fatih Sultan Mehmet Han.   İslam için adeta bir nûr, Türk Milletinin gurur kaynağı sayılan, tarihe mühür olan Ayasofya.   Sadece İstanbul için, sadece Türk Milleti için, sadece İslâm Âlemi için değil, adeta dünyaya haykıran, her şeye rağmen ben buradayım, kıyamete kadarda burada olacağım dercesine, göğsünü siper etmişçesine duran, mahzun Ayasofya.   O ki, Cennet Mekân Fatih Sultan Mehmet Han’ın İmâmetliğinde İslâm şiarı ile müşerref olmuş, kubbesinde “Allahûekber” (Tekbir) sesleri yankılanmış, aksi sedâ ile cemaati adeta cevaplamış, manevi havaya coşku katmış olan bir mâbettir, Ayasofya.   Bir zamanlar, ziyaret etmek, içinde dualar etmek, hattaki hatta orada Allah(CC)’a secde etmek için girmiştim de, ne yazık ki tâdilat iskeletlerinin arasında, güzelliği, ihtişamı, cezbesi sütrelenmeye çalışılmış gördüm, o ilâm nuru misali, dimdik ama yetim misali ayakta duran Ayasofya’yı.   Sultan Ahmed’in bahçesinden seyretmenin doyumsuz hazzı ile izlemek, minarelerinden yükselen Ezan-ı Muhammediyi dinlemek,  ihtişamlı kubbenin altında Rabbimize secde etmek, ellerimizi açıp Yaradan’a şükretmek var iken, seni mahzun, secdegâhlarını boş, minarelerini sessiz, sanki seni kimsesiz görünce içim(iz) yanıyor, ey şanlı mâbedimiz Ayasofya.   Seni Fethin Mührü kabul edip, kendi imkânı ile vakfeden Fatih Sultan Mehmed Hân’ın vasiyeti nerede? Sende, günün her salisesi okunacaktı Kur’an, susmayacaktı kutlu ezan? Eller açılmış, semalara yükselen sesler sende aksi seda bulacak, kubbenden, seslenen gönüllere sanki cevaplar verilecek gibi dualar, salavat-ı şerifeler, minberinde hutbeler, mihrabında Âyetler okunacaktı! Kim cesaret edipte, Cennet Mekân Fatih’in bedduasına rağmen, seni sessizliğe, cemaatten yoksunluğa, secdelerden mahrumluğa, Dua – Ezan – Kur’an seslerinden suskunluğa bıraktırdı?   “Haksızlık Karşısında Susan Şeytandır” diyen dini İslâm’ın Peygamberi, Allah(CC)’ın Habibi, Hâtemül Enbiya olan Hz. Muhammed Mustafa (sav)’in kutsi sözlerini işitmezlikten, bilmezlikten gelerek, senin için sessiz, senin mahzunluktan kurtulman için suskun kalarak kime, neye hizmet etmektedirler!   Sorulduğunda dinimiz; göğsümüz kabara kabara, gönlümüz dola dola, sesimizi alabildiğince gürleştirerek cevap veriyoruz “ELHAMDÜLİLLAH MÜSLÜMANIM” diyerek. Yine Fatih’in Torunları olmaktan onur duyarak “ELHAMDÜLİLLAH TÜRKÜM” diyenler, ne oldu, korkutulduk mu, sindirildik mi?   Kubbende, Minarende, Mihrabında, Minberinde susturulan Ezanları, Kur’ân’ları, Duaları dilimizden söküp gönlümüze mi mahkûm ettik? Ki, bu kadar sessiz, bu kadar duyarsız, bu kadar hâk aramaksızın kalabilmekteyiz, sen Mahzun, sen öksüz, sen yalnız, sen secdesiz bırakılmış ve bir başına kalmışken ey Ayasofya…   Suskunluğun, sessizliğin, mahzunluğun bitecektir elbet bir gün. O gün, belki yarın, belki yarından da yakındır, seninle birlik olmak, mekânında hem hal olmak için suskunluklar nidaya dönmeye başlamıştır..   Kapındaki paslı kilit sökülecek, Şerefelerinden gök kubbeye, kürsünden göğüs kafesimize, minberinden – mihrabından gönüllerimize nakşedecek, binler, on binler, hatta yüzbinler secdeye kapanacak o tertemiz mekânında, Allah, Allah sesleri yankılanacak duvarlarında!   Senin Minarelerinden Ezanlar, Kürsünden Va’az-u Nasihatler, Minberinden Hutbeler, Mihrabından Kıraâtler, şadırvanlarından Abdest almak için sular akmaya başladığı, içeride diz çökmüş, kıyama durmuş, rükûa varmış cemaat toplandığı gün, bu millet HÜRRİYETİNİ, FETHİNİ     bir kez daha Cihân’a ilan edecektir.      O gün belki bu gündür, EY ŞANLI MÂBED AYASOFYA!
Ekleme Tarihi: 09 Aralık 2013 - Pazartesi

AYASOFYA

Osmanlıdan bu yana, İstanbul Fethi’nin sembolü olmuş, kendi parası ile almış vakfetmiş Fatih Sultan Mehmet Han.

 

İslam için adeta bir nûr, Türk Milletinin gurur kaynağı sayılan, tarihe mühür olan Ayasofya.

 

Sadece İstanbul için, sadece Türk Milleti için, sadece İslâm Âlemi için değil, adeta dünyaya haykıran, her şeye rağmen ben buradayım, kıyamete kadarda burada olacağım dercesine, göğsünü siper etmişçesine duran, mahzun Ayasofya.

 

O ki, Cennet Mekân Fatih Sultan Mehmet Han’ın İmâmetliğinde İslâm şiarı ile müşerref olmuş, kubbesinde “Allahûekber” (Tekbir) sesleri yankılanmış, aksi sedâ ile cemaati adeta cevaplamış, manevi havaya coşku katmış olan bir mâbettir, Ayasofya.

 

Bir zamanlar, ziyaret etmek, içinde dualar etmek, hattaki hatta orada Allah(CC)’a secde etmek için girmiştim de, ne yazık ki tâdilat iskeletlerinin arasında, güzelliği, ihtişamı, cezbesi sütrelenmeye çalışılmış gördüm, o ilâm nuru misali, dimdik ama yetim misali ayakta duran Ayasofya’yı.

 

Sultan Ahmed’in bahçesinden seyretmenin doyumsuz hazzı ile izlemek, minarelerinden yükselen Ezan-ı Muhammediyi dinlemek,  ihtişamlı kubbenin altında Rabbimize secde etmek, ellerimizi açıp Yaradan’a şükretmek var iken, seni mahzun, secdegâhlarını boş, minarelerini sessiz, sanki seni kimsesiz görünce içim(iz) yanıyor, ey şanlı mâbedimiz Ayasofya.

 

Seni Fethin Mührü kabul edip, kendi imkânı ile vakfeden Fatih Sultan Mehmed Hân’ın vasiyeti nerede? Sende, günün her salisesi okunacaktı Kur’an, susmayacaktı kutlu ezan? Eller açılmış, semalara yükselen sesler sende aksi seda bulacak, kubbenden, seslenen gönüllere sanki cevaplar verilecek gibi dualar, salavat-ı şerifeler, minberinde hutbeler, mihrabında Âyetler okunacaktı! Kim cesaret edipte, Cennet Mekân Fatih’in bedduasına rağmen, seni sessizliğe, cemaatten yoksunluğa, secdelerden mahrumluğa, Dua – Ezan – Kur’an seslerinden suskunluğa bıraktırdı?

 

“Haksızlık Karşısında Susan Şeytandır” diyen dini İslâm’ın Peygamberi, Allah(CC)’ın Habibi, Hâtemül Enbiya olan Hz. Muhammed Mustafa (sav)’in kutsi sözlerini işitmezlikten, bilmezlikten gelerek, senin için sessiz, senin mahzunluktan kurtulman için suskun kalarak kime, neye hizmet etmektedirler!

 

Sorulduğunda dinimiz; göğsümüz kabara kabara, gönlümüz dola dola, sesimizi alabildiğince gürleştirerek cevap veriyoruz “ELHAMDÜLİLLAH MÜSLÜMANIM” diyerek. Yine Fatih’in Torunları olmaktan onur duyarak “ELHAMDÜLİLLAH TÜRKÜM” diyenler, ne oldu, korkutulduk mu, sindirildik mi?

 

Kubbende, Minarende, Mihrabında, Minberinde susturulan Ezanları, Kur’ân’ları, Duaları dilimizden söküp gönlümüze mi mahkûm ettik? Ki, bu kadar sessiz, bu kadar duyarsız, bu kadar hâk aramaksızın kalabilmekteyiz, sen Mahzun, sen öksüz, sen yalnız, sen secdesiz bırakılmış ve bir başına kalmışken ey Ayasofya…

 

Suskunluğun, sessizliğin, mahzunluğun bitecektir elbet bir gün. O gün, belki yarın, belki yarından da yakındır, seninle birlik olmak, mekânında hem hal olmak için suskunluklar nidaya dönmeye başlamıştır..

 

Kapındaki paslı kilit sökülecek, Şerefelerinden gök kubbeye, kürsünden göğüs kafesimize, minberinden – mihrabından gönüllerimize nakşedecek, binler, on binler, hatta yüzbinler secdeye kapanacak o tertemiz mekânında, Allah, Allah sesleri yankılanacak duvarlarında!

 

Senin Minarelerinden Ezanlar, Kürsünden Va’az-u Nasihatler, Minberinden Hutbeler, Mihrabından Kıraâtler, şadırvanlarından Abdest almak için sular akmaya başladığı, içeride diz çökmüş, kıyama durmuş, rükûa varmış cemaat toplandığı gün, bu millet HÜRRİYETİNİ, FETHİNİ     bir kez daha Cihân’a ilan edecektir.   

 

O gün belki bu gündür, EY ŞANLI MÂBED AYASOFYA!

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve adanagundemi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler 2023 acotr.org https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler 2023 casino siteleri

siyahbet