Türkiye yedek oyuncu kulübesinden, oyun kuruculuğa geçince, bu güne kadar Türkiye’nin yedek durmasından menfaat elde edenler bürokrat üzerinden Başbakan Erdoğan’a yeniden saldırmaya başladılar.
Neden şimdi diye sormak gerekirse cevabı da aslında kendimizde ve yaşanan değişimlerdedir.
Öncelikle Cumhuriyetin Kuruluş tarihinden itibaren bakıldığında, olayları analiz etmek biraz daha kolay olabilir.
Cumhuriyetin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, 1923 yılından 1933’e kadarki süreçte ülkeyi ileri götürmek, millileştirmek, kaybedilenleri kazanmak, umutsuzluğu umuda çevirmek için uğraş vermiş ve birçok amaçta hedefe ulaşılmıştır.
Süreç 10 yıl. Bu 10 yılın sonunda neredeyse Mustafa Kemal’in izleri silinmek, etkileri yok edilmek, hatta neredeyse itibarsızlaştırmak için ülke üzerinde gerçekleştirilmeye çalışılan oyunları iyi analiz etmek gerekir. Sonrasında yaşanan değişiklikler, paradan resminin çıkartılması gibi konular bir bir irdelenmesi gereken derinlikli mevzulardır.
Adnan Menderes (DP) dönemi, 1950’den 1960’a kadarki süreç dikkatle araştırılması gereken dönemdir. Türkiye’nin ilerlemeye kalkışma, yeniden millileşme dönemini içine almakta, adeta İkinci Mustafa Kemal devri yaşanmaktadır. 1958’e gelindiğinde hükümetin izlediği politikaları sekteye uğratmak isteyenlerin başarı elde ettiği yıl olmuş ve darbeye giden süreç başlamıştır. Sonuç; Adanan Menderes ve Arkadaşları idam edilmiştir.
Turgut Özal (ANAP) Dönemi, Adnan Menderes döneminden farklı olmamıştır. Tek fark Turgut Özal’ın hayattan göçmesi ile Adnan Menderes’in hayattan göçmesi arasındaki fark, şekil değişikliği. 1983 yılında Başbakanlığı, 1989 yılında Cumhurbaşkanlığı ve bu görevde iken 1983 yılında hayata veda edişi. Toplamda 10 yıllık süreç içinde sürekli Türkiye’yi dünya gündeminde tutması ve uluslararası ilişkileri sürdürmesi, Cumhur Başkanı olarakta çok fazla eleştireler almıştı.
Sonrasında Prof. Dr. Necmettin Erbakan (RP)’nin kısa süreli, (diğerlerinin iktidar süresinin %10 kadar bile değil) Başbakanlık sürecinde yaşananalar, akabinde meşhur 28 Şubat post modern darbesi.
Günümüzde devam eden Recep Tayyip Erdoğan’ın Genel Başkanlığındaki AK Parti’nin iktidarı ve başbakanlık koltuğuna geçişi. 10 yıllık süreç bitti ve devam ediyor. İçeride yaşananlar, operasyonlar, dış bağlantılar, Yüce Divan ile tehdit edilmeler.
Bütün bunların nedeni nedir diye bakıldığında, doğru bir cevap var. Mustafa Kemal Atatürk, Adnan Menderes, Turgut Özal, Necmettin Erbakan ve Recep Tayyip Erdoğan, ben değil “BİZ” demişler. Komşuları ve uluslararası ilişkilerde daima Milleti ve Devleti öncelemiş, egemen güçlerin karşısında Hakk’ı ve halkı savundukları, önceledikleri için ülke içeriden bir şekilde karıştırılmış, dışa bağımlı yapılmak istenmiş, iktidar ellerinden alınmak istenmiş ve çoğunlukta da başarı elde edilmiştir.
BU SÜRECLERİN GEÇMİŞİNİ BİLMEK LAZIM
Özellikle Ortadoğu ve Arabistan yarım adasının kaybettirilmesi ile başlatılan ve hâkimiyeti ele alanların bu güne kadar, Vatan toprakları üzerinde oyunları devam ettirilmektedir.
Cennet Mekân Sultan II. Abdülhamit Han’a “Kızıl Sultan” dedirtmeye başladıkları günden itibaren başlamıştır bu topraklar üzerindeki hâkimiyet kurmalar.
Kimse olayın esasına değil, bilenmesi istenilen şekliyle günümüze kadar yalan yanlış bilgilerle doldurulmaya çalışmışlar beynimizi. Halende öyle devam ettirmek istemektedirler.
Osmanlı İmparatorluğu dönenimde kendi sınırları içerisinde olan Orta Doğu ve Arabistan yarım adasının içindeki nimetlerden bî haber yaşatılmaya çalışılmış ve buraların Türklerin elinden mutlaka alınması gerektiği üzerinde emel besleyen İngiliz oyunları halen devam etmekte ve olaylara Fransız kalanlar sayesinde de çoğunlukla başarıya kolayca ulaşabilmişlerdir.
Ogün Ortadoğu ve Arap yarımadası, bu gün ise asıl hedef olan Türkiye’nin ne önemli yerlerinden Anadolu bölgelerinin yer altı kaynaklarının vatlıklarının ve kıymetlerinin bilmemesi için harcattırılan zamanlar, yaşatılan terör hareketlerinin asıl amacı, bilindiği takdirde de kullanılmamasını ve işletilmemesini sağlama gayretlerini kaybetmemişlerdir.
Meşhur Çin Atasözü, “1 yıllık plan yapacaksan pirinç yetiştir. 10 yıllık plan yapacaksan ağaç yetiştir. 100 yıllık plan yapacaksan insan yetiştir” der. Türkiye’nin dünü ve bu günümüz üzerinde emelleri olanlar bizim planlarımızı ‘PİRİNÇ’ yetiştirmek üzerine yoğunlaştırırken, kendi planlarını bizim topraklarımızda ‘ADAM’ yetiştirmek üzerine kurmuşlardır. Bu süreç 1800’lü yılların başlaması ile başlamış ve hız kazanmıştır. 1900’lü yılların başlarından itibaren de Osmanlı’nın bölünüp parçalanması işlemi hayata geçirilmiştir. 2000’li yıllara gelinirken Türkiye üzerindeki emellerine işlerlik kazandırmışlar ve hatta ülkeyi yöneten Hükümeti idare etmesi için ADAM göndermişlerdir.
Ortadoğu’da Petrol yataklarının yerlerini bulan ve buralarda petrolü çıkartmaya çalışanların emellerini boşa çıkartmak isteyen Cennet Mekân Sultan II. Abdülhamit Han, bu toprakları, (işletme hakkının yabancılara geçmemesi için) Hazineden Padişah Mülküne kaydettirir ki, Padişah Sultan II. Abdülhamit Mülkü olduğundan işletme hakkı yabancılara geçmesin istemiştir.
KİM BOZMUŞTUR BU AKIL DOLU KURALI?
Elbetteki İ.T.’ ciler.
Yetiştirilen ‘ADAM’lardan Mahmut Şevket Paşa’nın İngilizlere bıraktığı Kuveyt bunlara en güzel örneklerden biridir. Sonrasında “Kızıl Sultanın gasp ettiği yerler, hazineye iade edilmiştir” diye İ.T.’cilere methiyeler yazdırılmıştır.
İşte tüm bunlar olurken onlar PİRİNÇ ekmekle değil, ADAM yetiştirmekle uğraşmış ve bu günlerimize dahi meydan okur olmuşlar ve olmaya çalışmaktadırlar.
Günümüzde de NATO üyesi diyerek, AB kapısında bekletilen Türkiye’nin halen İ.T. zihniyeti ile idare ettirme gücünü elinden kaçırmaya başlayanlar, hedeflerin iktidarı, partiyi değil, tali yollar kullanılarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı almışlardır. Bu nedenle de tezviratlarını aralıksız içeride ve dışarıda sürdürmeye devam etmektedirler.
Mustafa Kemal Atatürk’ün “ … İstikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dâhili ve harici bedbahtların olacaktır. …” ifadesindeki Dâhili ve Harici Bedbahtlar ne hikmettir ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanına karşı, hem de son zamanlarda MİT Müsteşarı üzerinden, birleşip saldırıya geçebiliyorlar.
Türkiye Batıya sadakatini göstersin diyenleri, İngiliz anahtarlığına Fransız kalanları bellemek ve oynan oyunlara karşı ferasetli olmak gerekmektedir.