Adana, tüm kesim ve kurumları ile bir araya gelip, geleceğini masaya yatırıp, birlik olunamayan ender vilayetidir Türkiye’nin.
Adana’nın neden kaybettiğin görmek, anlamak için alleme olmaya gerek yok. Yönetim kademesinde olup, şehri geliştirmek(!), kalkındırmak(!) gelecek yılların plânlarını yapmak(!) için uğraşanların, bu işte uzman, söz, bilgi, birikim sahibi, olanlarla değil de, kendilerince seçtikleri, işin erbabı olmayan, plân-proje-dönüşüm ulaşım mastırlarının nasıl yapıldığından ve yapılacağından habersizlerle şehir yönetmeye çalışanlar Adana üzerinden bîtacirlik yapıyorlar.
Şehrin ileri gitmesi bir yana, geri gitmemesi için çaba harcamış olsalardı, teminatları daha sağlam olacaktır. Adana için yapıldığı söylenen hizmetlerin büyük bir kısmı ne yazık ki kişisel hizmetlere çıkıyor bazen.
Bir ilin Valisi, yöneticilerin nerede ne yaptığını, nasıl hizmet ettiğini, bütçesini, harcamalarını elbetteki bilmek, öğrenmek, gerektiğinde de incele(ttir)mek durumundadır. Kimin ne yaptığını (iyisi ile kötüsü ile) bilir. Varsa şehrin kaderi, tüyü bitmemiş yetim hakkıyla oynayanlar hakkında da inceleme, soruşturma açtırabilir. Böyle olumsuzluklar görürde yapılması gerekeni yap(tır)mazsa o zaman o vali hakkında yazılar kaleme alınır, hatta “İSTEMEZÜK” denir.
Tüyü bitmemiş yetimini hakkını koruyan mülki amir hakkında karalama yapılmaz, TBMM kürsüsüne kadar aleyhte tezviratlara kalkışılmaz.
Kendi işinde tüccar olanlara saygı duymak gerekir. Ancak iştigal konusu işlerle, hele de görevi dahi değilken, görevlilerle dost – ahbap ilişkisi içinde, Şehrin ve hemşehrilerinin kaderi üzerinde bîtacirlik yapmaya kalkışmak için söylenecek sözü hakkı gasp edilenlere bırakmak gerektir.
Adana, tarihi, kültürü, geçmişi, misyonu ile çok daha ilerilere taşınacak birikime sahipken, basiretsiz ve çıkarcıların şahsi ihtirasları uğruna geri götürülmesine izin verilemeyecek kadar kâdim ve geleceği olan bir kenttir.