Genelde dünyalık yazılar kaleme alırken, bu kez Ramazan-ı Şerif Münasebeti ile de alakalı olmasından, günümüz insanlarının ne anlattıklarından ziyade, karşıdakinin söylenenden ne anladığı hususuna örnek olması ve manen nasiplenmemiz için de kıssadan hisse yazalım istedik.
İmam-ı Âzâm'ın Cevabı
Imam-ı Âzâm Ebu Hanife zamanında onu sevmeyen ve ona buğzeden muhaliflerinden bir tanesi, talebelerinin ve sevenlerinin huzurunda onu cevapsız bırakıp mahcup etmek için aldatıcı bir soru hazırladı. Ve büyük imamın bulunduğu meclise gelip bu aldatıcı ve karmaşık soruyu sordu.
Bir adam var ki onun kâmil bir Müslüman olduğuna herkes şehadet eder, fakat bazı sözleri var ki küfür kokuyor. Onun hakkındaki hükmünün ne olduğu öğrenmek istiyorum. Bu kimse şunları söylüyor:
“Cenneti ümid etmiyorum,
Cehennemden ve Allah'tan korkmuyorum.
Ölü etini severek yerim.
Rükûsuz ve secdesiz namaz kılarım.
Hakka buğzeder, fitneyi severim.
Yahudi ve Hıristiyanları da tasdik ederim.
Görmeden şahitlik ederim.”
İşte böyle bu kimse hakkındaki hükmünüz nedir?
Imam-ı Âzâm Ebu Hanife hazretleri bunu soran kimseye;
“Peki, bu kimse hakkında senin bir fikrin var mı?” deyince, o; “Ben ne diyeyim, bunu sana soruyorum.” dedi.
Imam-ı Âzâm talebelerine döndü ve aynı soruyu onlara sordu. Talebeleri de; “bu söylenenler küfür alameti olduğu için, söyleyen kimsenin küfrüne delalet eder” diye cevap verdiler.
Bunun üzerine Imam-ı Âzâm Ebu Hanife Hazretleri sözü aldı ve hafif bir tebessümle bu söylenenlerin ne manaya geldiğini tek tek şöyle açıkladı:
“Bu adam gerçekten de kâmil bir mümindir. Zira onun söylediği bu sözler hep mecâzidir, te’vili vardır. Şöyle ki: Bu kimse cenneti ümit etmiyor. Yani Cennetin sahibi olan Hz. Allah'ı ümit ediyor.
Cehennemden korkmuyor, Cehennemin sahibinden korkuyor.
‘Allah'tan korkmuyorum’ derken, Allah'ın adaletle hükmedeceğini bildiği için, Allah'ın kendisine zulmedeceğinden korkmuyor.
‘Ölü eti yerim’ derken, söylemek istediği balık etidir.
‘Rükûsuz ve secdesiz namaz kılarım’ demekle, cenaze namazını kastediyor.
‘Hakka buğz ederim’ sözüyle kastettiği şey, ölümdür. Herkes için Hak (ölüm) vaki olacak. Mevla Teâlâ’ya daha fazla kulluk yapabilmek için ölümü istemiyor.
‘Fitneyi severim’ derken fitneden kastı ise evlatlarıdır. Çünkü Mevla Kur'an-ı Kerimde Mal ve evladı fitne olarak zikredilmiştir. (Teğabun: 15)
Yahudi ve Hıristiyanları tasdik etmesinden murat ise onların birbirleri hakkındaki sözlerini tasdik etmesidir.
Görmeden şehadet ettiği ise, Allah'a ve ahiret gününe iman etmesidir.
Bu açıklamaları dinleyen adam Imam-ı Âzâm hayran kaldı. Kendi kendine: “Bu ne ilim, bu ne feraset, bu ne zekâ... Demek ben böyle bir dâhiye düşmanlık ediyormuşum.” diye düşündü. Hemen Imam-ı Âzâm’ın ellerine sarıldı.
Ve bu güne kadar kendisine yaptığı düşmanlıktan dolayı af etmesini istedi ve helallik diledi.
Kasr-ı Arifan
Sözün Özü: İki türlü insan daima açtır: Biri ilmi arayan, diğeri de parayı.
Yusuf İSLAM