Memleket meselesi, hiçte kolay, dikensiz, taşsız, engebesiz yolda seyirde olmak değildir.
Dünyanın gözünün üzerinde olduğu Türkiye, dâhili ve harici bedbahtlar, menfaatperestler, gösteriş düşkünleri, kendini yönetmekten aciz toplum mühendislerince de dışarıya şikâyet üstüne şikâyet edilerek suçlanmaya, karlanmaya çalışılıyor.
Siyasi figürler, liderlikten bî haber gafiller, kendilerini gütmeleri için, bazen abi, bazen de abla arıyorlar, sürü güdüsü hissiyle.
Cüzdan ile vicdan arasında sıkışan siyasi atmacaların, cebi şişkin, ensesi kalın, göbeği çıkkın, nüfuzu kalabalık insanları arayıp partilerinde yer edindirmeye çalışırken, yarın “benim hırsızım iyi” mantığını savunmak zorunda kalacağından bî haber değil, gafil olarak omuzlarında taşımaya çalışır gibi yaparlar. Maksat; partisinin zafer(!) kazanması gibi gözükse de asıl maksadı, vicdanını rahatlatarak cebine yatırım yapmaktır.
Paralel İle Uğraşırken Elipse Tutulmak Var
Ülkenin içişlerinden, ekonomisine, dış ticaretinden dışişlerine, iç güvenlikten, istihbarata kadar hemen her kritik alanında gizli, karanlık ellerin varlığını Merhum Başbakanlardan Bülent Ecevit açık açık ilân etmişti.
Merhum Ecevit o açıklamasında özetle; "1974'deki Başbakanlığım sırasında, zamanın Genelkurmay Başkanı rahmetli Orgeneral Semih Sancar, Başbakanlığın örtülü ödeneğinden acil bir ihtiyaç için, birkaç milyon lira istedi. O yıllarda milyonlar büyük paraydı ve benden istenen miktar da örtülü ödenekteki paranın tümüne yakındı. Üstelik ben, örtülü ödeneği ancak sosyal yardımlar için kullanıyordum ve mecbur olmamakla birlikte, bu kaynaktan yapılan tüm ödemeleri belgelere bağlatıp, Başbakanlık Müsteşarı'nın kasasında saklatıyordum. Onun için Genelkurmay'dan bu paranın ne amaçla istendiğini sormak zorunda kaldım.
Özel Harp Dairesi için dediler. O güne kadar böyle bir dairenin adını bile duymamıştım. Duyduklarım karşısında kaygılanmam son derece doğaldı." demişti.
Yani bir gün Gladyo olurlar, bir başka zaman başka bir grup. Cüzdan vicdan ilişkisi sonlandırılmadıkça, ‘Rüşvet değüldür deyü, verilen Allah(CC)’ın selâmını almazlar,’ devlet içerisinde devlet gibi çalışan embeddedler.
Cüzdan Vicdan Meselesi Arasında Kalanlar Adaletli Olamazlar
Türkiye yeni ve çok önemli bir seçim sathı mailine girdi. Geçmiş, geçmişte kaldı demek kolay gibi olsa da, geçmişten ve hatalardan ders alınmazsa tekerrür eder tarih.
Siyaseten aday adayı olmak isteyenlerden örneklemelerle açıklık getirelim konumuza.
Belediye Başkanlığı ve Meclis üyeliği için A. Adayı, İl Genel Meclis üyeliği A. Adayı, Milletvekili A. Adayı olmak isteyenlerin ilk sorgulandığı husus, ekonomik durumları ve siyaset için harcayabilecekleri bütçelerinin ne kadar olduğudur! …
Belki de hayatında bir kez olsun, Allah (CC) Rızası için bir fakiri, yoksulu, yetimi, yolda kalmışı, kimsesizi doyurmamış, giydirmemiş, yardım etmemiş biri, bir anda Yüzbinlerce Liralar harcamaya başlıyor.
Bazıları ne için, kimin için, neyin karşılığında bu kadar yüksek rakamlı paralar harcıyor? …
Acaba, 5 yıllık belediye başkanlığında, 4 yıllık Milletvekilliğinde (çalışmalarının karşılığını huzur hakkı olarak aldıkları için seçilen Meclis üyelerinin hesabını dahi yapmıyorum.) yemeden içmeden aldıkları maaşları toplasalar, harcadıklarını yerine koyabilirler mi? Mümkün gözükmüyorsa iyice düşünmek lazım!
Parti Genel Başkanları bunu bilmezler midir? Harcadığını bir şekilde karşılamak için yanlış işlere girilebileceğini, bu konuda zaaf oluşabileceğini!
Bunu yapmasınlar diye cüzdanı şişkin olanların, nüfuzlu olanların aday yapılması için, bazen de özel davetle, partiye çağrılması, seçilecek yerden aday gösterilmesi sağlanmaktadır.
Ancak unutulan, cüzdanı boş, vicdanı dolu, bilgi birikimi olan, vatan fedaisi, Hâkk’ı her şeyden üstün tutacak, haksızlık karşısında susan şeytan olmayacak, vatanın, milletin menfaatini, liderinden, atasından, şeyhinden evlâd u âyalinden önde tutacak nice vatan evladının hizmetten yoksun, mahrum bırakılmasına da sebebiyet verildiğidir.
Böyle olunca da, yediği kabı kıran da, kirleten de, Bürütüsleşende, Güneş Motel hatasına düşecek olanlar da, cüzdanı için vicdanını satanlar da olabilecek ve olasılığın içinde yer alanlarda, hiçbir şart ve zeminde Adâletli olamaz, âdil davranamaz, Hâkk’tan yana karar veremez.
Sonuç itibariyle, ellerinizle getirdikleriniz, sizin haklı duruşunuzdan yana değil, çıkarını sağlamak için Devlet, Millet karşısında yer alabilirler. Bu da elbette ki sağlığınızı tehlikeye düşürecek derecede sizde öfke, stres, kırgınlık oluşturabilir.
Zaman yakınma, öfkelenme zamanı değil, aksine dünden ders alarak yarınlara daha güvenli, belki cebi boş ama İrfânlı, erdemli, memleket, millet, Hâkk aşığı adayların belirlenmesi ve seçilmesi için Yâradan’a niyazda bulunma zamanıdır. …
Sözün Özü;
“Senin yanında başkasını çekiştiren, seni de başkasının yanında çekiştirir.”
(İmam-ı Şafi Hz.)