Bugün Cum’â Hutbesinin konusu “ÂİLE” idi. Bu da göstermektedir ki, Devlet-i ebed-müddet için olmazsa olmaz olan AİLE’dir! Bu güne kadar hep ötelenerek gelinmiş olan ama aslında memleketimizin en önemli ana problemi, kuşkusuz ki, ötelene, kanunlar, yasalar eliyle tahrip edilmeye çalışılan AİLE’dir
İster siyasi, ister içtimâî, ister sosyolojik, isterseniz stratejik açıdan, ister sağdan, ister soldan, ister alttan, isterseniz üstten, yani hangi cihetten ve açıdan bakarsanız bakınız, ÜLKENİN EN ÖNEMLİ ve ÂCİL KONUSU “ÂİLE”dir!
Eğitimin ilk başlangıç noktası olan yer de kuşkusuz Âile’de başlamaktadır. Âile dediğimiz müessese, yapı, en küçük, çekirdek hâliyle, anne, babanın içinde bulunduğu sıcak bir yuvadır ki, uyuduğunuzda da, uyandığınızda da, güven içinde sarıp sarmalayacak olan, şefkâtli, güvenli, sıcacık Âile ocağı dolayısıyla da, ana kucağıdır!
m Düzenli veya düzensiz olup olmamak, geleceğin emânet edilebileceği veya tehlikeli bir vatandaş olup olmayacağının kodlaması Yuva dediğimiz Âile’de başlamaktadır. Âile, korunaktır, sığınaktır. Bu yapının durumu sizin, neslinizin geleceğinizi belirler, güzel veya kötü olması açısından! Siyonun Ehl-i Sâlîp’lerinin HAYDUT DEVLETLERİnin tezgâhından çıkan, amacı da; Hz. İbrahim(as)’ın annesi ile Mekke’nin çöllerinde bıraktığı İsmail(as)’ın neslini yok etmek için plânlanmış ve Özelde Türkiye, Genelde Müslümân toplumların Kâl’esi olan Âile’yi yok ve ifsâd etmek üzere geliştirilmiş İstanbul Sözleşmesi ve ikizi 6284 Sayılı Yasa! Devlet-i ebed-müddet’in olmazsa olmazı olan Çocukları, Anne –Babalarının, geçimsizliği(!), kavgaları(!), boşanmaları üzerinden terörize ederek kendi toplumunu kendinden yetişenlerle imhâ etmeye kalkışılmaktadır! Elbette ki öncelikli olarak “Olan çocuklara oluyor” ama asıl olan geleceği yok edilen bir toplum, devlet yıkılıyor, asıl görmezden gelinene gözlerden ırak tutulan nokta burasıdır! Asıl “Bekâ” meselesi budur, bu! Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Nâs değil” dediği ve “Âile” meselesinin hayatî bir mesele olduğunun altını çizmesi de bir şeyleri değiştirmiyor gibi gözüküyor! ….. Âileye 0 Sahip Çıkıl(a)madığı İçin de Hayatımızla Oynuyorlar! Nasıl mı? Âile büyükleri çocukları ne isterse onu alıyorlar, ya, hah işte o yiyeceklerle.
Yani GDO’su değişen gıda maddeleri gibi gözükse de, asıl GDO’su bozulanlar; nesiller, çocuklar, geleceğin büyükleridir! Sonuçta Doğala Özdeş İnsan evlatları yetiştirilmiş oluyor, gerçek, imânî, insanî olan nesiller değil! En basitinden başlayalım mı? Eşinize, Sevdiğinize, bir düğüne, bir hasta ziyaretine giderken götürdüğünüz çiçek DOĞAL MIdır, yoksa “DOĞALA ÖZDEŞ Mİdir? Satın almadan hemen önce o çiçeklerin üzerlerin ne sıkıyorlar dikkât ettiniz mi? Marketlerin raflarına kadar inen, Etli pide, mantı, gibi yiyeceklerin içerisinde et dedikleri şey gerçekten et midir? ‘Eti düşünmeyelim, içinde ne varsa Bakanlık denetiminden geçmiştir yeriz’ diye düşünmeye başlarsanız, benzer ürünlerin raf ömrünü uzatması için paketleme aşamasında kullanılan azot gazına ne demeli? Doğala Özdeş İnsan yetiştirmek için mi? Azot gazı gibi bazı türevlerin de adı, "GIDA GAZI" diyerek, rahatça kullanıyorlardır! Tıpkı taze ete de, yasal olarak, oksijen gazı veriliyor, ki taze, kıpkırmızı görüntüsü oluşsun diye….
Çocukların Cinsiyet Tercihleri Değiştiriliyor mu? Türkiye’de bu mevsimde Doğal, Organik üzüm yoktur. Ancak Market reyonlarında, “Al Ben”isi yüksek Erik, Üzüm görmek mümkündür. Gördüğünüzde insanın iştâhını kabartıyorlar, Alkırmızılı, Morlu, yeşilli, iri ve diri meyve. Türkiye’de yoksa mutlaka dışarıdan ithâl edilmiştir. Peki dışarıdan gelmesi, rafa çıkması ne kadar zaman alıyor, kaç gün geçiyor, ki hâlen capcanlı, parlak şekilde cezbederek insanın iştâhasını kabartıyor bu ürünler, sanki az önce toplanmış, tezgâha alınmış gibi! Peki, bunu sağlayan şey nedir? “Sitokinin” yani Büyüme hormonu! Üzüm ve Eriği Büyütür de, İnsan hormonlarında değişiklik yapıp ERKEN BÜYÜME sağlayamaz mı? Elbette ki sağlıyor ve insanda da meyvelerde olduğu gibi erken büyüme ilacı olarak kullanılabiliyor. Üç – Beş inek, koyun, keçi besleyerek Hayvancılık yapanlardan, sütçüler süt topluyor, tankerlerle. O sütler yoğurt yapılıncaya kadar da geçen sürede bozulmuyorlar. Bozulursa toplayıcı zarar eder! Nasıl oluyor da bozulmuyor derseniz, Bayanların saçlarının rengini açmak için kullandıkları bir kimyasaldan, hidrojen peroksit kullanıyorlardır! Neden mi? Süt tankına bu madde katıldığında oluşacak bütün bakteriler öldüğü için, sütü bozacak tehlike de ortadan kalkmış oluyor.
Tüm bunlar öncelikle Âile yapısını bozmaya yönelik amma velâkin bunların yapılmasının tümüm de “YASAL”dır, gâyrî yasal bir durum söz konusu da değildir. Âile yapısı Doğala Özdeş olunca, o Âile’de yetişen çocuklarda Doğala özdeş ürünlerle beslenen nesiller oluyor. Önce, Âile Plânlaması, sonrasında da GDO dediler, Türk toplumunun nabzını test ettiler.
Arada garnitürler ilave edilerek bazı şeyler servis edilmiş olmakla beraber en sonunda da, İstanbul Sözleşmesi ve ikizi 6284 Sayılı Yasa Devletin hemen tüm kurumlarıyla uygulamaya alınarak DOĞALA ÖZDEŞ İNSAN YETİŞTİRME projesi hayata geçirilmiş oldu. By By Türk Gençliği! Anlayana: “Aile, her türlü iyilik ve kötülüğün öğretildiği bir okuldur.” Wilhelm Stekel