Paket, herkesin istediği gibi midir? Bence hayır. Ancak unutulmamalıdır ki, hiçbir paket, kim tarafından yapılırsa yapılsın istenilen talepleri karşılayamaz.
Türkiye'nin gururunu paylaşmayan, baştan aşağı kötümserlik hastalığına tutulmuş, sürekli frene basan, engel çıkaran bir muhalefet var.
Muhalefet pakete kulp takmaya, senaryo yazmaya başladı. Normal olan muhalefetin reform iradesi ortaya koyması, iktidarın bunu frenlemesidir.
Demokratikleşme paketi tüm alanlarda olduğu kadar ekonomide de Türkiye'nin önünde yeni bir ufuk açılmasını sağlayacak.
Demokratikleşme paketi Türkiye'de siyasete, demokrasiye, iç barışa, huzura, özellikle de kardeşliğimize çok önemli katkılar sağlayacak.
Reform paketinin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
-
Roman dil ve kültür enstitüsünü kuruyor, yaşam şartlarının iyileştirilmesi ve eğitim alanındaki sorunların giderilmesi için adımlar atıyoruz.
-
Mor Gabriel, diğer adıyla Deyrulumur manastırı arazisi, manastır vakfına iade ediliyor. (Mor Gabriel (Deyrulumur) Manastırı, dünyanın ayakta duran en eski Süryani Ortodoks manastırıdır. Mardin’in Midyat ilçesine bağlı Güngören köyü sınırları içerisinde, Süryanilerin Anayurdu olarak bilinen Turabdin platosunda bulunmaktadır. Manastır idaresinin, komşu köylerin sınırları içerisindeki 100 hektarlık ormanlık alanı işgal ettiği iddiasıyla açılan dava Ağustos 2008'den beri devam etmektedir. (Mor Gabriel, diğer adıyla Deyrulumur Manastırı arazisi manastır vakfına iade ediliyor.)
-
İlkokullardaki öğrenci andı uygulamasını kaldırıyoruz. (Andımızın kaldırılması ile ilgili ciddi tepkilerde var. Bu güne kadar zorlama, baskı ile yapılan herhangi bir yeminin netice verdiği görülmüş müdür? Mahkemede dahi “baskı altında yeminli ifade verdim. Kabul etmiyorum” dediğinde o ifade yok hükmünde sayılıyor. Dahası, Türkiye’de daha önce herkesin kimliğindeki din hanesinde “İSLAM” yazıyordu. Ama o kimliği taşıyan herkes Müslüman değildi. Bu gün Toplumu idare edenlerin tamamı “andımızla” yetiştirildi. Bazıları diyor ki ben “Türk değilim”. Bakın etrafınıza, görürüsünüz, doğruluk, çalışkanlık nerde. Yurdunu sevme ülküsü nerde. Hani ‘Türküm, Doğruyum, Çalışkanım. İlkem Küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, Yurdumu, milletimi özümden çok sevmekti. Ülküm yükselmek, ileri gitmektir. Ey büyük Atatürk! (Ey Büyük Atatürk ilavesi 1993 te yapıldığında neden kimse andımızla oynanıyor diye karşı çıkılmamıştı?) Açtığın yolda, gösterdiğin hedefte durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım Türk varlığına armağan olsun’du. Kim doğru, kim çalışkan, büyüklerine saygıyı, küçüklerine sevgi ve şefkati gösteren kaç kişi var aralarında. Ancak şunu inkâr etmeyelim, kişiler kendilerine gelince doğrucu Davut, 24 saat kesintisiz hizmet. Kendinden olan büyükler eli öpülesi, kendinden olmayan tükürülesi. Kendi küçükleri için can feda, başkaları ise kendisine kurban. Ülkeyi yükseltmek bana mı kalmış, ben kendimi yükseltebildiğim kadar yükselteyim anlayışı hakim değil mi? O zaman bu ant hangi açıdan gerçekliliğini ve değerini ispatlamış oluyor. Ülkesi ve milleti için gösterilen ilke de ülke de kişinin kendisine mahsus değerlendirilmiş olmuyor mu?) itirazda bulunan, özellikle ana muhalefet partisi CHP’ye Andımızın yazarı kimdir diye sorsam %10’u cevap veremez. Atatürk’ün yanında yer alan eski hekim, milletvekili ve (1932) Milli Eğitim Bakanı (Rodos’lu) Reşit Galip, Andımızı (23 Nisan 1933) yazdıktan bir yıl sonrada vefat etmiştir. Atatürk’ün Mersin ziyareti sırasında Kendilerine hitaben konuşmasından etkilenerek mebusluk teklif edilmiş ve 2 dönem aydın Milletvekilliği yapmıştır. (bir şey daha söyleyeyim. Biz ilkokulda iken; andımız ("Türküm, doğruyum, çalışkanım. Yasam küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir. Varlığım Türk varlığına armağan olsun.") sözlerinden müteşekkildi. Şimdi son hali nasıldı. Kaç kez değişmiş, ses çıkartılmamışta, kaldırılınca mı kıymete bindirilmek isteniyor?) öncesinde bir yemin yokken sonrasında yemin ilavesi yapılmış. Yemin sadece Yaradan’a yapılır.
-
Kılık kıyafet yönetmeliğini değiştirerek, kamu kurumlarında başörtüsü yasağını kaldırıyoruz.
-
Yardım toplamada kısıtlamaları kaldırıyoruz. Vatandaşımız yardımlarını hür iradesiyle istediği yere verebilecek.
-
Kişisel verilerin korunmasına yasal güvence getiriyoruz. Kişisel veriler ilgisiz kişiler tarafından kullanılamayacak ve paylaşılamayacak.
-
Nevşehir Üniversite’nin ismini, Hacı Bektaş Veli Üniversitesi olarak değiştiriyoruz.
-
Köy isimlerinin düzeltilmesinin önündeki engelleri kaldırıyoruz. İl ve ilçe isimlerinin değiştirilmesi için gelen talepleri dikkate alacağız.
-
Özel okullarda, farklı Dil ve Lehçelerde eğitimin önünü açıyoruz.
-
Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin sürelerini uzatıyoruz.
-
Yaşam tarzına saygıyı, Türk ceza kanunu ile güvence altına alıyoruz..
-
Ayrımcılıkla daha etkin mücadele etmek için ceza miktarlarını arttırıyoruz. Ayrımcılıkla mücadele ve eşitlik kurumu kuruyoruz.
-
Nefret saikiyle işlenmesi durumunda, belirli suçların cezalarını daha da artırıyoruz. (“Nefret Suçları Yasa Kampanyası Platformu”, (bunların çoğunluğu İslam ve Türkiye karşıtlıkları ile bilinenlerden müteşekkildir) yasa taslaklarını da oluşturarak hükümete iletmişlerdir.) (Bu platformdakiler, Türkiye’de kimi insanların Yahudi asıllı, Ermeni asıllı, Siyonizm yanlısı olduğundan dolayı hedef gösterildiğini ileri sürülerek, bunun suç kapsamına alınması gerektiğini öteden beri savunuyorlardı.) eski 163. madde benzeri bir TCK geri getirilmek isteniyor. “NİYET OKUMA” ile suçlu icat edilebilecektir ki, dünya hukukunda bunun eşi benzeri yoktur.
-
Ön seçimlerde farklı dil ve lehçelerde siyasi propaganda imkanı getiriyoruz.
-
Siyasi partilere üyelik engellerini kaldırıyoruz. Oy verme hakkına sahip olan herkesin siyasi partilere de üye olabilmesinin önünü açıyoruz.
-
Siyasi partilerde iki kişiden fazla olmamak kaydıyla eş genel başkanı sistemini uygulama imkanı getiriyoruz.
-
Siyasi partilerin teşkilatlanmalarına kolaylıklar getiriyor, beldelerde teşkilat kurma zorunluğunu kaldırıyoruz.
-
Siyasi Partilere devlet yardımının kapsamını değiştiriyoruz. Devlet yardımı için yüzde 7 olan mevcut oranı, yüzde 3'e çekiyoruz.
-
Demokratikleşme paketi kapsamında, öncelikle seçim sistemini değiştirmek için önemli bir adım atıyor; seçim sistemini tartışmaya açıyoruz.
-
Korkaklar, zafer anıtı dikemezler.
Olmaması gereken anlayış, ne yazık ki kendisini ulusalcı/millici olarak lanse edenler şöyle diyor; “Dindar Kürt AKP’li, Irkçı Kürt ise PKK’lıdır.
… Kemal Kılıçdaroğlu bunlardan oy almak adına yanlış yapıyor.
Bunlar sana oy verir mi. Şimdi nezaketi elden bırakmadan uyarıyoruz, ancak seçimlerden sonra dediklerimiz olmaz, Ankara ve İstanbul kazanılmazsa veya ikisinden biri alınmazsa o zaman çok daha farklı konuşmaya başlayacağız.”
(Ufuk söylemez ile Sebahattin Önkibar’ın Ulusal kanaldaki konuşmalarından (01.10.2013 günü) )
Bu nasıl bir konuşma üslubudur. Bu nasıl ulusalcılıktır.
Bu nasıl demokratlık, özgürlük, eşitlikçiliktir?
Milleti böyle mi bütünleştirecek, Misakı milli sınırlarını koruyacaksınız? S
EVSİNLER SİZİN GİBİ YORUMCUYU DA, YÖNETİCİ OLMAYI HAYAL EDENLERİ DE.