Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 58. maddesi, gençlerin zararlı alışkanlıklardan korunması için devlete önemli sorumluluklar yüklemektedir:
“Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır.”
Bu madde, toplumun geleceği olan gençlerin korunması için güçlü bir dayanak noktası sunmaktadır. Ancak, Türkiye’nin 2010-2024 yılları arasında uyuşturucu madde kullanımına bağlı adli dosya sayısının 1 milyonun üzerine çıkmış olması, bu mücadelede daha etkin adımlar atılması gerektiğini göstermektedir.
Uyuşturucu Maddelerin Topluma Verdiği Zararlar
Uyuşturucu maddeler, bireylerde fiziksel ve psikolojik bağımlılık yaparak yoksunluk durumunda ciddi kriz semptomlarına neden olmaktadır. Kullanıcılar başlangıçta masum görünen maddelerle, özellikle esrarla, bu sürece adım atmakta; ancak zamanla bu maddeler yetersiz gelmekte ve daha güçlü uyuşturuculara yönelme eğilimi göstermektedir. Bu süreç "tolerans" olarak adlandırılmaktadır ve bireyleri geri dönüşü olmayan bir döngüye sürüklemektedir.
Uyuşturucu bağımlılığı sadece bireyi değil, aileyi ve toplumu da etkileyerek cinayet, gasp, aile içi şiddet, istismar ve hırsızlık gibi suçlara yol açmaktadır. Bu durum, bireylerin sosyal yaşamdan kopmasına ve suç çemberine sürüklenmesine neden olmaktadır.
Beyine ve Ruh Haline Etkileri
Uyuşturucu maddeler, beynin çeşitli bölgelerine zarar vererek bireylerin normal davranışlarını kontrol etmelerini engeller. Beynin prefrontal korteks, amigdala ve hipotalamus gibi kritik bölgelerinde tahribat yapan bu maddeler, öğrenme, algılama, öfke kontrolü ve sevgi gibi temel duyguları yok etmektedir.
Beyindeki dopamin seviyesini manipüle eden bu maddeler, kullanıcılarda kısa süreli haz (öföri) hissi yaratır. Ancak bu haz, zamanla azalır ve kullanıcıyı daha yüksek dozlara yönelmeye iter. Bu süreç, bağımlılık döngüsünü derinleştirirken sonunda bireyleri ya cezaevine ya da ölüme götürmektedir.
Toplumun Geleceği İçin Önlemler
Uyuşturucu kullanımının toplumsal maliyeti, bireysel ve maddi boyutlarıyla değerlendirildiğinde, mücadele ve tedavi kurumlarının kurulmasının daha kârlı bir çözüm olacağı açıktır. Her ilde bağımlılıkla mücadele için profesyonel merkezlerin açılması, önleme ve rehabilitasyon çalışmalarının artırılması gerekmektedir.
Bu noktada, gençleri koruma görevini anayasal bir sorumluluk olarak kabul etmek ve mücadele stratejilerini buna göre oluşturmak önemlidir. Bir bireyi dahi bu bağımlılıktan kurtarmak, bir toplumu kurtarmak anlamına gelir.
Sonuç
Uyuşturucu bağımlılığı, toplumun temel değerlerini tehdit eden ciddi bir sorun olmaya devam etmektedir. Bu mücadelede anayasanın 58. maddesi bir rehberdir ve devlete olduğu kadar bireylere ve topluma da sorumluluklar yüklemektedir. Vicdanlarımızı sorgulamanın zamanı geldi: Bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir yiğidi, bir yiğit ise bir devleti kurtarır. Bu sorunu çözmek, geleceğimizi korumak demektir.