Kazancılar çarşısı birçok esnaf ve zanaatkârın olduğu, Büyüksaat, Ulu Cami, şadırvan, medreseler ilk Adana Valisi Şair Ziya Paşa'nın kabri gibi tarihi mekânları içerisine alan, manevi havası ile Adana’nın en gözde yerlerinden birisi. Bunca manevi değerin orta yerinde birkaç yıldır ısrarla rakı festivali yapmaya çalışıyorlar. Kamuoyunun sert tepkisi karşısında festivali bu kez sosyal medyadan örgütlenerek Kebap ve Şalgam Festivali adı altında yapmaya çalıştılar. Adana Valiliği organizatörü belli olmayan, izinsiz, kanunsuz, bu illegal organizasyona güvenlik gerekçesiyle izin vermedi.
Etkinlik bir sonradan verilen adındaki gibi kebap ve şalgam festivali değildi. Kebap ve şalgam işin sadece kılıfıydı.
Organizatörü ortaya çıkmasa da sözde festivalden nemalanmak isteyenleri, bu işten oy devşirmeye çalışanları yasaklama kararının ardından kendilerini belli etmeye başladılar…
Yasağın kaldırılmasını ve festivalin yapılmasını isteyenler algı operasyonlarıyla meseleyi bireysel özgürlüklere müdahale olarak yansıtmaya çalıştı. Halbuki işin aslı öyle değildi. Rakı yada diğer alkollü içkileri içmek isteyen o akşam da içti. Tıpkı bir önceki ve bir sonraki akşam olduğu gibi. İstedikleri mekana gittiler, masalarına oturdular ve içkilerini içtiler. Yasaklanan şey sadece, illegal yapılmaya çalışılan sokağa masa ve sandalye atması (yani başkalarının özgürlük alanına müdahale) veya alkol ruhsatı olmayan yerlerin alkol satmasıydı (yani vergi kaçakçılığı).
Bütün bunların ardından insan doğal olarak merak ediyor;
Şuana kadar kişisel tercihlerinize kimler müdahale etti?
Adnan Menderes Bulvarı'nda kıyı boyunca tekel bayi içkili mekân yok mu, araç içerisinde ve çevresinde alkol tüketilmiyor mu, araçta içki içen insanlar o halde araç kullanmıyor mu? O halde başkasının hayatı tehlikeye atılmış olmuyor mu?
Keşke kişisel tercih adı altında insanların hayatını tehlikeye atanlara yönelik bu bölgelerde trafik kontrolleri daha da artsa.
İbrahim Tenekeci; "İyilik sessizdir, bağırmaz. Kötülük ise öyle değildir. Sesi her yerden duyulur" diyor.
Tüm kötülüklerin anası olarak bilinen, toplumsal ve bireysel hiç bir faydası olmayan içkide neden bunca ısrar ediliyor?
Hatta bazı CHP milletvekilleri bir alim, bir müftü, bir hoca gibi alkolün haramlığı veya helalliği konusunda neden fetva veriyor?
Sigaraya haramdır fetvasını veren irade ve il, İlçe temsilcileri alkol konusunda ortalık bunca bulanmışken neden suskun kalmayı tercih ediyor? Gerçekten ilginç değil mi?
Siyasiler fetva veriyor müftüler susuyor. Müftüler, hocalar yalnızca cenaze başında konuşmak için mi var?
Bilmiyorlar mı ki, ayetlerdeki o uyarılar ölüler için değil de diriler içindir?
Ölülerin içki içme kumar oynama zina etme faiz yeme gibi bir olanakları mı var? O halde hala diriyken neden suskunlar?
Aliya İzzetbegoviç ne güzel söylemiş “Kur’an edebiyat değil, hayattır. Dolayısıyla O’na bir düşünce tarzı değil, bir yaşam biçimi olarak bakılmalıdır" diye.
İşte keşke bu fetva makamında ki insanlar, imam (önder) bildiklerimiz konuşsa da bize iş düşmese. Böylece televizyonlarda, gazetelerde, internet haber sitelerinde üç kuruş parayla konuşturulan, yazdırılan insanlar ulu orta yanlış ve yalanlarla bize saldırmasa.
Bir kez daha açıkça yazıyorum; Hiç kimsenin özel hayatı ile ilgilenmiyoruz, bizimle 'özel' olarak ilgilenenler kadar!
Bir STK Başkanı, gazeteci ve Adana’da yaşayan bir vatandaş olarak kamuoyunun tartıştığı konulara duyarlıyız, yanlışların karşısında doğruların yanındayız. Bu böyle olmaya da devam edecek.
İçerisinde yaşadığımız şehrin imajı ve geleceği için gücümüz ve imkânlarımız doğrultusunda maddi ve manevi gelişimi için çabalıyor katkı vermeye çalışıyoruz. Durduğumuz yer net ve safımız bellidir.
Sözün sonunda toplumu ifsat eden, izinsiz, illegal bir organizasyon karşısında şehrin Valisi Mahmut Demirtaş kamuoyunun tepkisine duyarsız kalmamış, olası bir kavgaya, karmaşaya geçit vermemiş, gerekli tedbirleri aldırarak sözde etkinliğe müsade etmemiş, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da Anadolu insanın İslami reflekslerinin, haram ve helal konusundaki hassasiyetlerinin bilincinde bir bakan olarak duruş sergileyerek doğru olanı yapmıştır.
Her iki devlet ve millet adamına da teşekkür ederiz.