Suriyeliler ile uyumda zorlanıyoruz, vatandaşlarımızın bir kısmı bu yüzden Suriyelilerin artık ülkelerine dönmelerini istiyorlar.
Hem onlar hem bizim açımızdan sorunları minimize etmek adına ülkelerine veya Avrupa'ya gitmelerini isteyebilir tartışabiliriz ki öylede oluyor, savaşın eskiye nazaran soğumasıyla birlikte sıkça gündeme gelen bir konu.
Konuyu tartışmak görüşlerini ortaya koymak Suriyelilerin gitmelerini İstemek ayrı, zorbalık ayrı şeyler!
Suriyelilerin gitmesini istemekle evlerini taşlamak işyerlerini yağmalamak aynı şeyler değil.
Haftalardır bir kısım parti liderleri siyasetçi ve gazetecilerden oluşan tetikçi bir kitle açıklama yapıyor sosyal medyada paylaşımlar yaparak Suriyeliler konusunu sürekli kaşıyor, toplumu kışkırtıyor tahrik ediyorlar.
İnancı milliyeti cinsiyeti ne olursa olsun içerisinde aile olan evlere taşlarla saldırmak, İş yerlerini tahrip etmek neyin nesi?
Savunmasız insanlara saldırmak onları taşlamak erkeklik mi?
Bunun adına yiğitlik demek mümkün mü?
Halkçılık, Türkçülük bu mu?
Hem bu görevi size kim verdi?
Bu devletin hakimi savcısı kolluk kuvvetleri yok mu?
Bir anlık olsun kendinizi Suriyelilerin yerine koyun!
Savaşınca “terörist”
Kaçınca “korkak”
İş yoksa “boş geziyor”
İşi olunca “işimizi kaptılar”
Aç gezince “sefil”
Tok gezince “doymuş”
Kirada oturunca “rahata bak”
Çadırda yaşayınca ”İnsan mı bunlar”
Düzgün giyinse “bu mu mülteci”
Yırtık giyinse “dilenci”
Bu ülkede kimler örgütleniyor toplum düzenini bozuyorsa, kim cana mala namusa kastediyorsa Suriyeli veya Türk fark etmez, istisnasız tespit edilip ağır şekilde cezalandırılmalıdır.
Ne Türk ne Suriyeli, ne siyasetçi ne gazeteci hiç kimsenin huzurumuzu kaçırma toplum düzenini bozmaya hakkı yok.
Fitne çıkartmak ne halkçılıktır nede Türkçülüktür, ülkesini seven vatanseverler iddialarında samimiyseler yakılan ormanlara bir kova su döksünler. Karadeniz sellerle boğuşuyor gidip evleri su altında kalan vatandaşlarımızın evinden bir kova suyu dışarı döksünler.
Evleri taşlamak işyerlerini yağmalamak vatanseverlik değildir.
Ülkemiz üzerinde senaryosu olan kirli karanlık eller boş durmuyor, Suriyeliler üzerinden bir deneme yaptılar olmadı.
Konya’da iki aile arasındaki husumeti Türk Kürt çatışmasına çevirmek istediler olmadı.
Ormanları ateşe verdiler olmadı.
Afganistan’dan binlerce mülteci ellerini kollarını sallayarak ülkemize giriyor diyerek denemeler devam etti…
Orman yangınları ve yine yeniden bu kez Ankara’da yeni provokasyon peşindeler.
Durmuyorlar bizi kendi içimizde çatıştırmak ülkeyi kaosa sürüklemek istiyorlar provokasyonlara gelemeyelim.