Adana İHH yönetimi olarak depremde ağır hasar alan İskenderun, Belen, Hatay, Kırıkhan bölgelerini ziyaret ettik.
Gördüklerimize inanmakta zorlandık, Antakya adeta yerle bir olmuş.
Şehir boşalmış, geride kalanlar ve çadırlarda kalanlara hizmet eden dernek-vakıf gönüllüsü hayırseverler dışında güvenlik güçleri, iş makinaları, enkazı taşıyan yüzlerce kamyon var.
Ürkütücü bir ortam, karmaşık duygular içerisinde tüm olup bitenleri anlamaya çalışıyoruz.
Yan yatan binalar,olduğu gibi çöken ve toz toprak olan yapılar.
Aralarda sağlam kalan daire ve odalar, yerle bir olan müstakil evler,çok eski ve dökülmeye başlamış ama yıkılmamış evler...
Düşünüyorum!
İşinin ve ilminin hakkını veren bilim insanlarını dinliyoruz lakin topluma korku salan, ekranlarda şov yapan materyalist zihniyetin susturulması gerekiyor.
Bilim insanlarını önemsiyoruz ama onları putlaştırmamalıyız.
Bilim ve bilim insanları Allah'ın ilmi iradesi ve işaret ettiği kadarını araştırdıkları ve çalıştıkları kadarını biliyorlar.
Bilim insanlarını ve tahmini iddialarını topyekün tartışan ve dehşete kapılan bizler, asırlar öncesi gelen ve bugün olacakları haber veren insana ne kadar kulak verdik?
Zelzele diye bir süre var okuduk mu?
Hatay tarafında şehrin bir ucundan koşarak gelen ve halkını uyaran adamı okuduk mu ?Yasin süresine bir göz attık mı?
Kur'an'ı Kerim bir çok bilim insanına ışık tutmuş, yol göstermiş, geleceğe, olacaklara ve önlemlere dair haber vermiş. Tüm bunlardan haberdar mıyız?
Oturup Hz. Muhammed'i dinledik mi hiç?
Tüm Türkiye beşik gibi sallanıyor ve hepimiz güvenli bir yer arıyoruz, aslında hepimiz ölümden kaçıyoruz ister istemez.
Üzerinde durmak, düşünmek, yüzleşmek istemediğimiz bir diğer konuda bu aslında; ölüm..
Evet, öleceğiz!
Evet dünyada aldığımız tedbiler bir sürede daha yaşamamızı sağlayacak, ya sonra?
Sonrası için aldığımız bir tedbir var mı?
Bu yönde bir çaba, bir gayret var mı?
Dünya ile ahireti dengelememiz gerekiyor.
Bilim adamlarına da kulak vereceğiz, din adamlarına da..
Biri diğerinin önünde engel değil, bir diğerine rakip değil..
Göçük altında kalan bir insanın üç gün sonra vücudunda fiziki ölüm başlamasına rağmen haftalar sonra enkaz altından çıkan canlı hakkında bilim insanları susmak zorunda kalmıştır.
En uygun kavram, mucizedir ki mucidi Allah'tır.
Tüm yaşadıklarımız ve gördüklerimiz biz geride kalanlara bir ders, ibret belgeseli olsun.
Birbirlerini suçlayan, oturdukları yerde ahkam kesenleri ciddiye almaya gerek yok.
Antakya'da yıkılan evler, ayakta kalan harabelere kalp gözüyle bakılması gerek!
Her nerede olursanız (olun), ölüm sizi bulur; yüksekçe yerlerde tahkim edilmiş şatolarda olsanız bile. Onlara bir iyilik dokunsa: 'Bu, Allah'tandır' derler; onlara bir kötülük dokunsa: 'Bu sendendir' derler. De ki: 'Tümü Allah'tandır.' Fakat, ne oluyor ki bu topluluğa, hiç bir sözü anlamaya çalışmıyorlar?
(Nisa-78)