Kahve Kitap
Aziz Terzi
Köşe Yazarı
Aziz Terzi
 

Toplumsal Değişimin Dinamikleri

Toplumsal Değişimin Dinamikleri ve İslami Hareketlere Samimi Bir Tefekkür Çağrısı   Toplumlar sürekli bir değişim sürecinin vuku bulduğu bir zemin üzerindedirler. Bu toplumsal değişimi etkilemekte, hem değişimin hem de toplumun temel dinamiklerini bilmekle mümkün olacaktır. İçinde yaşadığımız toplumun değişim sürecini etkileyebilmek ve diğer toplumsal değişim süreçlerini anlayabilmek için değişim kavramından kastettiğimiz ve anlaşılması gereken noktaları belirlemek gerekmektedir. Bu yüzden değişim kavramı ile toplum arasındaki bağlantı incelenecektir.   Öncelikle değişim kavramını incelemeye başlayalım;   Bir zaman dilimi içindeki değişikliklerin bütünü   Bir nesnenin dolaysız olarak başka bir nesne ile değiştirilmesi   Bazı özellikler bakımından farklı olma, varyasyon. Esasa göre belirli özelliklerde görülen ayrılıklar/farklılıklar   Farklı bir tarafa yönelme, yön değiştirme.   Yukarıdaki tanımlamalar incelendiğinde değişim kavramının muhtevasında öne çıkan unsurların başında “belirli bir zaman dilimi” yani başlayıp devam edegelen bir “süreç” vurgusu gelmektedir. O zaman değişim kavramını “toplum” ile meczettiğimizde ve akabinde “topumsal değişimden” bahsedildiğinde üzerinde durulacak ilk noktanın “süreç” olduğunu göreceğiz. “Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri gelince ne bir an geri kalırlar ne de bir an ileri gidebilirler.” (Araf-34)   Değişim kavramındaki diğer bir nokta, farklı nesnelerin birbirleri arasındaki değişimini ifade ediyor olması yönüyle “fiziksel mubadeleyi”/ “fiziksel yer değiştirmeyi” kapsayan bir yönünün olduğu görünmektedir.   Bu noktanın toplum üzerindeki en önemli yansımalarından birisi değişimden önceki toplumsal yapının taşıyıcılarının (eğer değişimin dinamiklerinden olmazlarsa) fonksiyonlarını kaybedecekleri gerçeğini ifade etmektedir. “Melike: Hükümdarlar bir memlekete girdiler mi, orayı perişan ederler ve halkının ileri gelenlerini alçaltırlar. (Herhalde) onlar da böyle yapacaklardır, dedi.” (Nelm-34)   Değişim süreci içerisinde (başlangıç-sonuç-yeni başlangıç…) sürecin zamansal (veya başka faktörlerde esas alınarak değerlendirilebilir) dilimlerinin her birinin kendisinden önceki dilimden farklı özellikler gösteriyor olması da değişim kavramının bir dinamiği olarak karşımıza çıkmaktadır. Nebevi hareket metodundaki merhaleleri incelediğimizde her aşamanın kendinden önceki aşamadan farklı yönlerinin ortaya çıkması bu gerçeği ifade ediyor olması bakımından dikkate değerdir.   Takip edilen bir yönden/yoldan farklı bir yönü veya yolu istikamet etmek, yön değiştirmek de “değişim” kavramının manasında mündemiçtir. “«Siz de Allah’a teslim oldunuz mu?» de. Eğer teslim oldularsa doğru yolu buldular demektir. Yok eğer yüz çevirdilerse sana düşen, yalnızca duyurmaktır. Allah kullarını çok iyi görmektedir.” (Ali-İmran 20).   Her değişimin mutlaka bir yolu/yönelişi vardır. “Herkesin yöneldiği bir yön vardır.”(Bakara-148)   Tüm bu noktalar göz önünde bulundurularak “değişim” kavramını bir “hal değişikliği” olarak tarif etmek isabetli olacaktır. İşte şimdi bu “hal değişikliğini” toplum kavramı ile bütünleştirelim.    Toplum kavramı ile değişim kavramını bir araya getirdiğimizde karşımıza “toplumsal değişim” diye yeni bir kavram çıkmaktadır.   O halde “toplumsal değişim” dediğimizde kastımızın;   Bir süreci kapsadığını, Toplum içerisinde fiziksel bir yer değişikliğini veya bir mübadeleyi (toplumun efradı/fertleri içerisinde değerlendirilen unsurlarının fiziksel ve manevi taşıyıcılarını) kapsayan bir değişimi içerdiğini, Toplumsal değişim süreci içerisindeki zamansal dilimlerden her bir dilimin kendisinden önceki dilimden farklı özellikler taşıdığını ve son olarak da toplumun mevcut takip etmiş olduğu istikametten farklı bir istikamete yönlendirilmek istendiği vurgulamış olmaktadır.   Peki, kendisi üzerinde değişimin gerçekleşeceği toplum kavramının yapı taşları nelerdir?   Toplum dediğimizde neyi kastediyoruz?   Bu hususu açıklığa kavuşturalım.   Toplum dediğimizde insan, insanın ortaya koyduğu gerçek alakaların varlığı ve bu alakaların toplamı üzerinden görünür hale gelen toplumsal bütünün yapıtaşları ortaya çıkmaktadır ki toplum dediğimiz bu sosyal yapı, insan alakalarının devamlılığını garanti altına alanortak fikir, duygu ve bu ortak fikir ve duygunun yansıması niteliğinde (aynı zamanda koruyuculuk vazifesi) olan sistemin oluşturduğu bir bütündür.   Bu değerlendirmelerin ardından İslami bir toplumsal değişimin gerçekleşmesini isteyenlerin bu fikirleri ve bunlardan fışkıracak fikirleri iyi bir değerlendirmeden geçirmeleri ve bu aşamadan sonra toplumsal değişimle ilgili dikkate değer mülahazalar ortaya koymaları gerekmektedir.   Toplumsal değişim dediğimizde dikkatlerimizi hangi noktaya odaklayacağız, bir alakalar yumağı ve organizasyonlar bütünü olarak karşımıza çıkan toplumun üst yapısını oluşturan hukuksal, ekonomik ve sosyal kurumlara insan kaynağı oluşturarak etkileme ve değiştirme yoluna mı gideceğiz?   Yoksa toplumun üst yapısını oluşturan hukuksal, ekonomik ve sosyal kurumların kendisinden çıktığı, insanların düşüncelerine hâkim olan, temel yönlendirici fikirleri bakışlarımızın merkezine alıp, bunun üzerinde bir değişim hamlesi mi yapacağız?   Toplumsal değişim dediğimizde ne kadarlık bir değişimi talep ettiğimizi biliyor muyuz? Kısmi bir değişim mi?   Toplumun mevcut yapısını sabit kabul edilip sadece yönlendiricilerini mi değiştirmek istiyoruz?   Veya mevcut yapıya, kendimizden uygun olan fikirleri adapte edebileceğimiz kadar bir değişim mi?   Ya da kapsamlı bir değişim mi istediğimiz?   Toplumsal değişimi kendisine dayandıracağımız temel fikrimiz nedir?   Bu fikir mevcut toplumsal yapının temel fikrinin cinsinden mi, aynısı mı yoksa farklı ve özel bir fikir mi?   Bu soru özel bir cevabı gerektirmesi nedeniyle diğerlerinden ayrılan bir yönü bulunmaktadır. Çünkü bu soruya verilecek cevap değişimin, yapısal bir değişim meydana getirip getirilmeyeceğinin cevabı olacaktır. Toplumsal yapının temel fikri cinsinden veya aynı olan bir fikri, değişimin dinamiği yapmaya çalışmak toplumsal değişimi değil, aksine toplumu sadece eski yapının bir türevi olacak bir farklılaşmaya götürecektir ki, oluşan bu sürece, kapsamlıtoplumsal değişim süreci demek olanaklı görünmemektedir.   Şimdi, değişimin bir toplumda gereklilik haline geliş süreci hakkında bir tespit yapmak gerekmektedir.   “Medyen’e de kardeşleri Şuayb’ı (gönderdik). Dedi ki: Ey kavmim! Allah’a kulluk edin, sizin ondan başka ilahınız yoktur. Size Rabbinizden açık bir delil gelmiştir; artık ölçüyü, tartıyı tam yapın, insanların eşyalarını eksik vermeyin. Düzeltilmesinden sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Eğer inananlar iseniz bunlar sizin için daha hayırlıdır.”(A'raf-85)   “Şüphesiz Allah, zalim bir toplumu doğru yola iletmez.”(Ahkaf-10)    “Âd kavmine de kardeşleri Hûd’u (gönderdik). O dedi ki: «Ey kavmim! Allah’akulluk edin; sizin O’ndan başka ilahınız yoktur. Hâla sakınmayacak mısınız?”(A’raf-65)    “Şu halde Allah’ın nimetlerini hatırlayın, yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın.”(A'raf-74)   "Ama inkâr edenlere gelince onlara: Âyetlerim size okunmuş, siz de büyüklenip suçlu bir toplum olmuştunuz, değil mi? denilir.”(Casiye-31)   ”Bunun üzerine Musa: Bunlar suç işleyen bir toplumdur, diye Rabbine arzetti.”(DUHAN-22)   ”İşte Âd (kavmi). Rablerinin âyetlerini inkâr ettiler; O’nun peygamberlerine âsi oldular ve inatçı her zorbanın emrine uydular.”(Hud-59)   Yukarıda meallerini aktardığımız ayetler incelendiğinde vurguladıkları kavramların, bir toplumda değişim sürecinin başlamasını kaçınılmaz kılan kavramlar oldukları görünecektir. Allah’a kulluğun kesintiye uğraması, peygambere ittibanın yokluğu, başka ilahların devreye girmesi, ölçü ve tartının bozulması, bozgunculuğun yaygınlaşması, zulmün çoğalması, suçun toplumsallaşması, toplumun zorbalar üretmesi ve bu zorbalara uyulması vb. unsurlar değişimin alt yapısını oluşturan toplumsal tetikleyicilerdir. Fakat bunların varlığı toplumsal değişimin başlaması için gerekli koşullardır, fakat yeter-koşul değildir.   “Oysa, Biz senden önce de peygamberleri yalnızca: «Benden başka İlâh yoktur; şu halde (sadece) bana kulluk edin» diye vahyederek gönderdik.”(Enbiya-25)   “Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir ümmet/topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.”(Al-i İmran-104)   Peygamberlerin sahip oldukları gayeler düşünüldüğünde karşımıza çıkan misyonun, toplumun değişimini gerekli kılan unsurların, toplumsal hafızada billur hale gelmesini sağlayarak batılın hak ile değiştirilmesi noktasında toplumsal bir bilinç oluşturma ve bu değişim ameliyesini yüklenecek ümmet içinde bir ümmet oluşturmak olduğunu görmekteyiz. Hz. Peygamber ve ashabının İslam toplumunu oluştururken yüklenmiş oldukları sorumluluk bilinci bunu ifade etmektedir.   Bu değerlendirmelerden de anlaşılacağı gibi toplumun fesada uğramışlığını kendilerine haber verecek ümmet içindeki ümmetin, değişim ameliyesini yüklenmesinin kaçınılmazlığı ilahi bir değişim yasası olarak gözler önüne çıkmaktadır.   Değişimin gerek ve yeter koşulları gün ışığı gibi ortada dururken, üzerimizde cereyan eden değişim rüzgârının yönünü İslam’a rücu ettirmek ve bunun önündeki engelleri ortadan kaldırmak Müslümanlığımızın kalitesini ortaya koyacaktır.   İslami hareketlerin, öncülerin, fedakâr insanların, bedel ödeyenlerin içinde bulunmuş oldukları busavrulmuşluğu, dağınıklığı yok etmek için artık süreci doğru okumaları toplumsal değişim talepleri noktasında ne istediklerini, neyi istemediklerini belirtmeleri zorunlu bir hal almıştır.   Şunu unutmayalım ki karanlığın en yoğun olduğu an sabaha en yakın olan andır, fakat yönümüzü ışığa çevirip nura doğru yürümediğimiz sürece sabah olmayacaktır.   “Doğuların ve Batıların Rabbine yemin ederim ki, şüphesiz onları kendilerinden daha hayırlı (bir toplum) ile değiştirmeyebizim gücümüz yeter. Bizim önümüze geçilemez.” (Mearic 40/41)
Ekleme Tarihi: 01 Ekim 2019 - Salı

Toplumsal Değişimin Dinamikleri

Toplumsal Değişimin Dinamikleri ve İslami Hareketlere Samimi Bir Tefekkür Çağrısı

 

Toplumlar sürekli bir değişim sürecinin vuku bulduğu bir zemin üzerindedirler. Bu toplumsal değişimi etkilemekte, hem değişimin hem de toplumun temel dinamiklerini bilmekle mümkün olacaktır. İçinde yaşadığımız toplumun değişim sürecini etkileyebilmek ve diğer toplumsal değişim süreçlerini anlayabilmek için değişim kavramından kastettiğimiz ve anlaşılması gereken noktaları belirlemek gerekmektedir. Bu yüzden değişim kavramı ile toplum arasındaki bağlantı incelenecektir.

 

Öncelikle değişim kavramını incelemeye başlayalım;

 

  • Bir zaman dilimi içindeki değişikliklerin bütünü

 

  • Bir nesnenin dolaysız olarak başka bir nesne ile değiştirilmesi

 

  • Bazı özellikler bakımından farklı olma, varyasyon. Esasa göre belirli özelliklerde görülen ayrılıklar/farklılıklar

 

  • Farklı bir tarafa yönelme, yön değiştirme.
  •  

Yukarıdaki tanımlamalar incelendiğinde değişim kavramının muhtevasında öne çıkan unsurların başında “belirli bir zaman dilimi” yani başlayıp devam edegelen bir “süreç” vurgusu gelmektedir. O zaman değişim kavramını “toplum” ile meczettiğimizde ve akabinde “topumsal değişimden” bahsedildiğinde üzerinde durulacak ilk noktanın “süreç” olduğunu göreceğiz. “Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri gelince ne bir an geri kalırlar ne de bir an ileri gidebilirler.” (Araf-34)

 

Değişim kavramındaki diğer bir nokta, farklı nesnelerin birbirleri arasındaki değişimini ifade ediyor olması yönüyle “fiziksel mubadeleyi”/ “fiziksel yer değiştirmeyi” kapsayan bir yönünün olduğu görünmektedir.

 

Bu noktanın toplum üzerindeki en önemli yansımalarından birisi değişimden önceki toplumsal yapının taşıyıcılarının (eğer değişimin dinamiklerinden olmazlarsa) fonksiyonlarını kaybedecekleri gerçeğini ifade etmektedir. “Melike: Hükümdarlar bir memlekete girdiler mi, orayı perişan ederler ve halkının ileri gelenlerini alçaltırlar. (Herhalde) onlar da böyle yapacaklardır, dedi.” (Nelm-34)

 

Değişim süreci içerisinde (başlangıç-sonuç-yeni başlangıç…) sürecin zamansal (veya başka faktörlerde esas alınarak değerlendirilebilir) dilimlerinin her birinin kendisinden önceki dilimden farklı özellikler gösteriyor olması da değişim kavramının bir dinamiği olarak karşımıza çıkmaktadır. Nebevi hareket metodundaki merhaleleri incelediğimizde her aşamanın kendinden önceki aşamadan farklı yönlerinin ortaya çıkması bu gerçeği ifade ediyor olması bakımından dikkate değerdir.

 

Takip edilen bir yönden/yoldan farklı bir yönü veya yolu istikamet etmek, yön değiştirmek de “değişim” kavramının manasında mündemiçtir. “«Siz de Allah’a teslim oldunuz mu?» de. Eğer teslim oldularsa doğru yolu buldular demektir. Yok eğer yüz çevirdilerse sana düşen, yalnızca duyurmaktır. Allah kullarını çok iyi görmektedir.” (Ali-İmran 20).

 

Her değişimin mutlaka bir yolu/yönelişi vardır. “Herkesin yöneldiği bir yön vardır.”(Bakara-148)

 

Tüm bu noktalar göz önünde bulundurularak “değişim” kavramını bir “hal değişikliği” olarak tarif etmek isabetli olacaktır. İşte şimdi bu “hal değişikliğini” toplum kavramı ile bütünleştirelim.

 

 Toplum kavramı ile değişim kavramını bir araya getirdiğimizde karşımıza “toplumsal değişim” diye yeni bir kavram çıkmaktadır.

 

O halde “toplumsal değişim” dediğimizde kastımızın;

 

  • Bir süreci kapsadığını,
  • Toplum içerisinde fiziksel bir yer değişikliğini veya bir mübadeleyi (toplumun efradı/fertleri içerisinde değerlendirilen unsurlarının fiziksel ve manevi taşıyıcılarını) kapsayan bir değişimi içerdiğini,
  • Toplumsal değişim süreci içerisindeki zamansal dilimlerden her bir dilimin kendisinden önceki dilimden farklı özellikler taşıdığını ve son olarak da toplumun mevcut takip etmiş olduğu istikametten farklı bir istikamete yönlendirilmek istendiği vurgulamış olmaktadır.

 

Peki, kendisi üzerinde değişimin gerçekleşeceği toplum kavramının yapı taşları nelerdir?

 

Toplum dediğimizde neyi kastediyoruz?

 

Bu hususu açıklığa kavuşturalım.

 

Toplum dediğimizde insan, insanın ortaya koyduğu gerçek alakaların varlığı ve bu alakaların toplamı üzerinden görünür hale gelen toplumsal bütünün yapıtaşları ortaya çıkmaktadır ki toplum dediğimiz bu sosyal yapı, insan alakalarının devamlılığını garanti altına alanortak fikir, duygu ve bu ortak fikir ve duygunun yansıması niteliğinde (aynı zamanda koruyuculuk vazifesi) olan sistemin oluşturduğu bir bütündür.

 

Bu değerlendirmelerin ardından İslami bir toplumsal değişimin gerçekleşmesini isteyenlerin bu fikirleri ve bunlardan fışkıracak fikirleri iyi bir değerlendirmeden geçirmeleri ve bu aşamadan sonra toplumsal değişimle ilgili dikkate değer mülahazalar ortaya koymaları gerekmektedir.

 

Toplumsal değişim dediğimizde dikkatlerimizi hangi noktaya odaklayacağız, bir alakalar yumağı ve organizasyonlar bütünü olarak karşımıza çıkan toplumun üst yapısını oluşturan hukuksal, ekonomik ve sosyal kurumlara insan kaynağı oluşturarak etkileme ve değiştirme yoluna mı gideceğiz?

 

Yoksa toplumun üst yapısını oluşturan hukuksal, ekonomik ve sosyal kurumların kendisinden çıktığı, insanların düşüncelerine hâkim olan, temel yönlendirici fikirleri bakışlarımızın merkezine alıp, bunun üzerinde bir değişim hamlesi mi yapacağız?

 

Toplumsal değişim dediğimizde ne kadarlık bir değişimi talep ettiğimizi biliyor muyuz?

Kısmi bir değişim mi?

 

Toplumun mevcut yapısını sabit kabul edilip sadece yönlendiricilerini mi değiştirmek istiyoruz?

 

Veya mevcut yapıya, kendimizden uygun olan fikirleri adapte edebileceğimiz kadar bir değişim mi?

 

Ya da kapsamlı bir değişim mi istediğimiz?

 

Toplumsal değişimi kendisine dayandıracağımız temel fikrimiz nedir?

 

Bu fikir mevcut toplumsal yapının temel fikrinin cinsinden mi, aynısı mı yoksa farklı ve özel bir fikir mi?

 

Bu soru özel bir cevabı gerektirmesi nedeniyle diğerlerinden ayrılan bir yönü bulunmaktadır. Çünkü bu soruya verilecek cevap değişimin, yapısal bir değişim meydana getirip getirilmeyeceğinin cevabı olacaktır. Toplumsal yapının temel fikri cinsinden veya aynı olan bir fikri, değişimin dinamiği yapmaya çalışmak toplumsal değişimi değil, aksine toplumu sadece eski yapının bir türevi olacak bir farklılaşmaya götürecektir ki, oluşan bu sürece, kapsamlıtoplumsal değişim süreci demek olanaklı görünmemektedir.

 

Şimdi, değişimin bir toplumda gereklilik haline geliş süreci hakkında bir tespit yapmak gerekmektedir.

 

“Medyen’e de kardeşleri Şuayb’ı (gönderdik). Dedi ki: Ey kavmim! Allah’a kulluk edin, sizin ondan başka ilahınız yoktur. Size Rabbinizden açık bir delil gelmiştir; artık ölçüyü, tartıyı tam yapın, insanların eşyalarını eksik vermeyin. Düzeltilmesinden sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Eğer inananlar iseniz bunlar sizin için daha hayırlıdır.”(A'raf-85)

 

“Şüphesiz Allah, zalim bir toplumu doğru yola iletmez.”(Ahkaf-10)

 

 “Âd kavmine de kardeşleri Hûd’u (gönderdik). O dedi ki: «Ey kavmim! Allah’akulluk edin; sizin O’ndan başka ilahınız yoktur. Hâla sakınmayacak mısınız?”(A’raf-65)

 

 “Şu halde Allah’ın nimetlerini hatırlayın, yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın.”(A'raf-74)

 

"Ama inkâr edenlere gelince onlara: Âyetlerim size okunmuş, siz de büyüklenip suçlu bir toplum olmuştunuz, değil mi? denilir.”(Casiye-31)

 

”Bunun üzerine Musa: Bunlar suç işleyen bir toplumdur, diye Rabbine arzetti.”(DUHAN-22)

 

”İşte Âd (kavmi). Rablerinin âyetlerini inkâr ettiler; O’nun peygamberlerine âsi oldular ve inatçı her zorbanın emrine uydular.”(Hud-59)

 

Yukarıda meallerini aktardığımız ayetler incelendiğinde vurguladıkları kavramların, bir toplumda değişim sürecinin başlamasını kaçınılmaz kılan kavramlar oldukları görünecektir. Allah’a kulluğun kesintiye uğraması, peygambere ittibanın yokluğu, başka ilahların devreye girmesi, ölçü ve tartının bozulması, bozgunculuğun yaygınlaşması, zulmün çoğalması, suçun toplumsallaşması, toplumun zorbalar üretmesi ve bu zorbalara uyulması vb. unsurlar değişimin alt yapısını oluşturan toplumsal tetikleyicilerdir. Fakat bunların varlığı toplumsal değişimin başlaması için gerekli koşullardır, fakat yeter-koşul değildir.

 

“Oysa, Biz senden önce de peygamberleri yalnızca: «Benden başka İlâh yoktur; şu halde (sadece) bana kulluk edin» diye vahyederek gönderdik.”(Enbiya-25)

 

“Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir ümmet/topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.”(Al-i İmran-104)

 

Peygamberlerin sahip oldukları gayeler düşünüldüğünde karşımıza çıkan misyonun, toplumun değişimini gerekli kılan unsurların, toplumsal hafızada billur hale gelmesini sağlayarak batılın hak ile değiştirilmesi noktasında toplumsal bir bilinç oluşturma ve bu değişim ameliyesini yüklenecek ümmet içinde bir ümmet oluşturmak olduğunu görmekteyiz. Hz. Peygamber ve ashabının İslam toplumunu oluştururken yüklenmiş oldukları sorumluluk bilinci bunu ifade etmektedir.

 

Bu değerlendirmelerden de anlaşılacağı gibi toplumun fesada uğramışlığını kendilerine haber verecek ümmet içindeki ümmetin, değişim ameliyesini yüklenmesinin kaçınılmazlığı ilahi bir değişim yasası olarak gözler önüne çıkmaktadır.

 

Değişimin gerek ve yeter koşulları gün ışığı gibi ortada dururken, üzerimizde cereyan eden değişim rüzgârının yönünü İslam’a rücu ettirmek ve bunun önündeki engelleri ortadan kaldırmak Müslümanlığımızın kalitesini ortaya koyacaktır.

 

İslami hareketlerin, öncülerin, fedakâr insanların, bedel ödeyenlerin içinde bulunmuş oldukları busavrulmuşluğu, dağınıklığı yok etmek için artık süreci doğru okumaları toplumsal değişim talepleri noktasında ne istediklerini, neyi istemediklerini belirtmeleri zorunlu bir hal almıştır.

 

Şunu unutmayalım ki karanlığın en yoğun olduğu an sabaha en yakın olan andır, fakat yönümüzü ışığa çevirip nura doğru yürümediğimiz sürece sabah olmayacaktır.

 

“Doğuların ve Batıların Rabbine yemin ederim ki, şüphesiz onları kendilerinden daha hayırlı (bir toplum) ile değiştirmeyebizim gücümüz yeter. Bizim önümüze geçilemez.” (Mearic 40/41)

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve adanagundemi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2023 acotr.org bonus veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2023 casino siteleri