هى القناعة فاحفظها تكن ملكا
لو لم تكن لك الا راحة البدن
فانظر لمن ملك الدنيا بأجمعها
هل راح منها بغير القطن والكفن
Hiyel kanâetü fehfazhâ tekün meliken,lev lem tekün leke ille râhet ül bedeni.
Fenzur limen melekeddünyê biacmeihê hel râha minhê biğeyril kıtni vel kefeni.
Kanaat öyle bir şeydir ki sen ona sahip olursan padişah sen olursun,(diyelim ki padişah olmadın) kanaatla elde ettiğin ( kalb ve kalıb) beden huzuru bile sana yeter.
Kanaat etmeyip de bütün dünyaya sahip olacak kadar varlık sahibi olana İYİ BAK ölünce (şayet ona müyesser olmuşsa) kabristana götürülürken ve kabre indirilirken kefen ve biraz pamuktan başka ne götürebildi?
Kanaat, lügatta yüce Allah'ın taksimâtına razı olmak demektir,ikinci bir tarifi ise, yetecek kadar olan şeylerle yetinmektir.
Hakikat ehline göre kanaat, alışılagelmiş olan arzu ve istekler elde edilmese de nefsin sakin olup sahibini rahatsız etmemesidir.
Cürcânî.Ta'rifât sah:259
Bundan dolayı şöyle denmiştir:
الحر عبد ان طمع والعبد حر ان قنع
El hurru abdun in tama' vel abdu hurrun in kane'.
Hz.Ali efendimize nispet edilen bu söz çok manidardır.
"Hür kişi tama'kar olur da gözünü mal hırsı bürümüşse köle olur, köle olan insan ise kanaat sahibi olursa hür olur.
Bu sözlerden daha güzelini o'na salat ve selam olsun Rasulullah Efendimiz buyurmuştur
" kanaat bitmeyen, tükenmeyen bir hazinedir."
Et Terğîb ve etTerhîb 2/45
Yüce Allah bizlere ve bütün mümin kardeşlerimize iyi bakmayı, kanaat ve iffeti, dünyada ve ahirette izzeti ikram ve nasîb eylesin.Âmîn.
Ahmet ÖZKAN
Emekli Müftü