مقيم إلى أن يبعث الله خلقه
لقاءك لا يرجى وانت قريب
تزيد بلى فى كل يوم وليلة
وتنسى كما تبلى وانت حبيب
Mukîmun ile en yeb'asellahu halkehu,
likâuke lê yurcê ve ente karîbun,tezîdu bilen fî külli yevmin ve leyletin,
ve tünse keme tüblê ve ente habîbün.
Yüce Allah'ın ölüleri dirilteceği an'a kadar sen bulunduğun kabirde ikamet etmektesin, Yüce Allah'ın kükmünü ve fermanını beklemektesin,
Çok yakın (hemen evimizin yanıbaşında olan kabristandasın)
ama sana (dünyada ulaşmak,kavusmak seninle buluşmak, görüşmek) mümkün değildir.
Her gece ve gündüz (o nazik vücudun,bedenin) biraz daha çürüyor ve yıpranıyor, çürüdüğün gibi ( zamanla)
unutulacaksın,
(unutulacaksın) ama sen (çürüsen de unutulsan da sevgilisin( ve seni seviyoruz).
Bu hicran yarası sözler, gözyaşı döken gözlerden kanayan kalblerden ve içinde fırtınalar kopan göğüslerden, titreyen ellerden bir mezar taşına nakşedilmiştir, mezar taşından da,yine anlayacak ve öğüt alacak göğüsteki kalblere, işitecek ve duyacak kulaklara, gören gözlere ibret olsun diye satırlara kitaplara aktarılmıştır.
Bu sözler,Ebu Talib'in oğlu olan Hz.Caferin oğlu Abdullah' ın
mezar taşında kazılı ve
yazılı beyitlerdir.
Herhangi birimiz için de, bu veya buna yakın şeyler elbette yazılabilir,belki de yazılacak,ama mezar taşına değil,amel defterine yazılan bizim için önemlidir.
Yazılacak veya yazılmayacak ama biz, bir gün kabirde çürüyüp unutulacağımızı unutmayalım,en büyük dayanak ve umudumuz Yüce Allah'ın rahmeti olmakla beraber,ciddi, samimi bir hazırlık içinde olalım inşaallah.
Allahım, arzın üstünde de,altında da,Arz günü olan mahşer gününde de bize imdad eyle,bizi nâçâr bırakma, muhasebemizi âsan eyle, yerde ve dünyada meçhul olsak bile, göklerde mele-i â'lâda meşhur eyle, Rasülullah efendimizin"Bunlar benim ümmetimdendir iyi kimselerdir" diye şahitlik buyuracağı mes'ûd kullarından eyle,Âmîn.