İLİM AMELE DÖNÜŞMELİ
اذا ما لم يفدك العلم شيئا
فليتك ثم ليتك ما علمت
فرأس العلم تقوى الله حقا
وليس بان يقال لك رؤست
İze lem yufidkelilmu şey'en,feleyteke sümme leyteke mê alimte.
Fera'sul ilmi takvallâhi hakkan,ve leyse bien yukâlu leke ruiste.
Eğer okuyup öğrendiğin ilim, sana te'sir etmiyor ve sana bir fayda vermiyorsa o zaman sana şöyle demek mümkün : Keşke, ah keşke sen bu ilmi okuyup öğrenmeseydin, çünkü ilmin başı Allah'ın takvasıdır, ilim seni takvâ'ya götürmüyorsa sadece kendi yükünü ağırlaştırmış olursun, yoksa sana birilerinin sen reis oldun, ilimde otoritersin, baş tacı'sın, başkan oldun, büyüksün, âlicenapsın, ayakların yerde başın gökte demesi hiçbir anlam ifade etmez.
Kur'an'ı Kerim'in ilk inen beş ayet-i kerimesinden birincisi, Alâk suresinin de birinci ayetidir,
"Yaratan Rabb'inin adıyla oku!"
Alâk suresi:1.ayet.
Bazı müfessirlere göre kur'an-ı kerim'den en son inen ayet-i kerime ise, takva'ya vurgu yapan ve yüce Allah'a dönüş günü olan kıyamet gününe dikkat çeken ayettir, "Allah'a döneceğiniz kıyamet gününden ittika edin (sakının), o gün herkese hakettiği verilecektir ve kimseye zülmedilmeyecektir" Bakara süresi; 281 ayet.
İlk inen ayet okuma'dan ve ilimden bahsediyorsa, son inen ayet de hazırlık yapmaktan,takva'dan ve kıyamet gününden bahsediyorsa, bunun elbette bir anlamı vardır, o da şudur : İlim takvaya dönüşüyor ve takvâya götürüyorsa ilimdir, yoksa o ilim sahibini yarı yolda bırakır.
Bu hususta şöyle demişlerdir:
العلم بالعمل ان وجده والا ارتحل
El ilmu bil 'amel in vecedehû ve ille irtehale.
İlim amel ile ilimdir,ilmin amele dönüştüğü yer canlı ve bereketli olur ve ilim orayı mesken edinir, yoksa ilim yükünü toplayıp orada durmaz gider.
İlim öğrenmekten maksat kişinin bunu pratiğe, icraata,hayatın her alanına yayarak kendisinin ve başkalarının istifade etmeleridir,yoksa filan âlimdir,reistir, başımızın tacıdır, anneler böylesini bir daha doğurmaz gibi sözler söyleyene de, kendisine söylenene de herhangi bir şey kazandırmaz, aksine kaybettirir.
Dolayısıyla ey öğrendiği ilimden nasib almayan kişi! Seni böyle nasibsiz bildiği halde övenler, aslında seninle alay ediyorlar, bilmeyenler senin için hüsnü zan besledikleri için sen de bu hüsn-ü zan'nın hakkını vermediğin için manevi sorumluluğun artar, yükün daha da ağırlaşır,seni öven kimselerin övgüsüne layık olmadığın için üzüleceğine bir de sevinirsen, kendini kandırmış olursun ve O'na salât ve selâm olsun Rasulullah efendimiz'in şu mübarek sözünün muhatabı olma tehlikesiyle karşı karşıya kalırsın :
"Sana samimi olarak inandığı halde din kardeşine yalan bir şey anlatman (izhâr etmen) büyük ihanettir"
Ebu Davûd Hds no:4971
Onun için Yunus Emre bu hususta şöyle der;
İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsen
Bu nice okumaktır.
Dikkat! Herkes bildiğinin alimidir ve bildiğinden sorumlu olacaktır, ilim şüphesiz şereflidir, ama bu şerefli nimet külfet ve sorumluluk getirir. sahibini o oranda sorumlu tutar,o zaman ben sorumlu olmayayım diye kişi ilimden, bilgiden öğrenmekten kaçarsa, bu ona ayrı külfet ve ayrı bir sorumluluk getirir.
Bilimle uğraştığını iddia eden bazıları ise, filim ile uğraştıklarının farkında değillerdir, insanlara kibirle bakanlar, onlara musallat olanlar, onları korkutup sindirmeye çalışanlar, onların umutlarını kıranlar, onları çıkmaza sokanlar, bu dünyada insanların kalbinde kendilerine yer bulamazlar, ahirette de birkaç maddeden yargılanacaklarından şüpheleri olmasın.
Allahım! bizlere ve bütün mümin kardeşlerimize faydalı ilim öğrenmeyi,bu ilimle amel etmeyi kendimize ve başkalarına faydalı olmayı nasib eyle.Âmîn