BELÂ SÖZ MÜNASEBETİ
1-البلاء موكل بالمنطق(اى بالقول)
2-السنة الخلق اقلام الحق
1-Elbelêu muvekkelün bil mantıki ( Ey bilkavli)
2-Elsinet ül halki,eklêm ul hakki.
Belâ ve musîbet konuşmaya ve söze bağlıdır.
Halkın dilleri, hakkın kalemleridir.
Birinci cümle hadis kaynaklarında zayıf bir hadis olarak geçer, Şu'ab ul- Îman Beyhakî Hâdis no: 4597
İkinci cümle ise hadis kaynaklarında geçse de hadis olmadığı söylenir.
Belâ söze bağlı olunca, insan ağzını hep hayra, iyiliğe açmaya çalışmalı ve kendini buna alıştırmalıdır. Anadolu'da birisi diyerine nasılsın deyince,cevap olarak "İyi diyelim de iyi olsun"sözü yerinde bir sözdür ve konumuzla yakından ilgilidir.
O'na salât ve selâm olsun Rasulullah efendimiz bir hadis-i şerifte şöyle buyurur: "Birisi, insanlar helak oldu dese o onların en helâk olanıdır (veya o onları helak'a sürüklemiştir)
Müslim Hadis no:2623
Abdullah b. Abbas buyurdu: Rasülullah efendimiz hasta bir bedevi'yi ziyaret etti,bir hastayı ziyaret edince "(Günahlara) keffaret olur, zararı yoktur inşaallah" buyururdu,bu bedevi'ye de öyle buyurdu,bedevi dedi ki: keffaret mi? Bu benim gibi yaşlı birisini bulup mezara taşıyan ateşli ve taşkın bir hümmâdır.
Bedevi'nin bu cevabına Rasulullah efendimiz: O zaman tamam (öyle olsun) buyurdu.
Buhari Hadis no: 3616
Yani ben sana humma'nın günahlarına keffaret olacağını sözümle müjdeledim, şükrederek sabret dedim,sen ise umudunu kestin ve bu nimete nankörlük ettin, dolayısıyla dediğin gibi oldu.
Firavun'un sarayına bir sandık içinde, bir çocuk iken giden Hz.Musayı halası görünce Firavun'a dedi ki: Bu çocuk"Benim için de, senin için de göz aydınlığı olsun"
Kasas süresi: 9 ayet. Müfessirlerin beyanına göre Firavun karısına: Sana göz aydınlığı olsun ama bana olmasın dediği için hidayeti elinin tersiyle ve ağzından çıkan bir söz ile reddetti ve imandan mahrum kaldı.
Şimdi her hangi bir musibet, hastalık,âfet, sıkıntı meydana geldiğinde, İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn demek varken, Allah var kader var keder yok demek varken, şifa Allah'dan demek varken, inşaallah iyi olur,tedbir bizden takdir Allah'dan demek varken,biz sebeblere sarılalım sonra Allah'a tevekkül edelim demek varken, Allah, inşaallah, mâşaallah demek varken, mesela bir kısım insanlar dünyada hazırlanıp piyasaya sürülen bazı hastalıkları duyunca ağızlarını hayırla açmıyorlar, öldük,bittik diyorlar,dalga dalga geliyor diyorlar, çember daralıyor diyorlar,en kötüsüne hazır olun diyorlar, hastalık şu illerde patlama yaptı
kontrolden çıktı diyorlar.
Bunu gayri müslim birileri söylese dinler geçeriz çünkü inanmıyorlar, ama müslümanlar kendilerini unutup, ihmal edip bir şeylere kapılıp, ve kendini meçhul dalgalara kaptırıp serâpâ tıklım tıklım müslüman dolu bir ülkede ezanlar, camiler,şehitler, dalgalanan hürriyet sembolü bayraklar arasında bu felaket tellallığını (dellallığını) nasıl yaparlar?
"Onlar,o büyük gün için diriltileceklerini akıllarına getirmiyorlar mı"?
Mutaffifîn suresi :4 ve 5 ayetler.
Hele hele moral vermesi gerekenler, belanın, ağızdan çıkan söze bağlı olduğunu, ağızlarından çıkanın halkın moralini bozduğunu,bunun hastalığı tetiklediğini düşünmezler mi? Halktan olan bu ilgililerin sözleri hakkın kalemleri olup böyle tecellî ederse bu yükün altından nasıl kalkarlar.
Herşey için İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn diyelim.
Ey yüce Allahım! Özümüzü sözümüzü sadık eyle, hayrı konuşan,hayrı dinleyen,hep hayır söylemeye ve hayrı yapmaya teşne olan kullarından eyle.
Kendinden emin, metin, enerji dolu, moral veren umut veren Yüce Allah'a güvenen kullarından eyle.
Şifa'nın,Allah'dan başka hiç kimseden olmadığına iman eden, ama meşrû' sebeblere de tevessül eden,esbâba sarılan sonra Yüce Allah'a tevekkül eden kullarından eyle. Âmîn.