Kahve Kitap
Talip KOKTAŞ - Şair Yazar
Köşe Yazarı
Talip KOKTAŞ - Şair Yazar
 

Değerlerimiz Hayatın Özüdür

Değerlerimiz Hayatın Özüdür Değerler, günü kurtaran kavramlar değildir. Bilakis ömür denilen uzun hayat yolculuğunun her adımında insanın yol azığı olan olgulardır. Son kullanma tarihi olmayan ve her zaman kullanılması gereken bu olgular, yaşamın temel yapı taşlarıdır. İnsanın kendisini bu kavramlardan soyutlaması ise imkânsızdır. Değerler, birilerinin tekeline bırakılacak kadar özelleştirilebilecek kavramlar da değildir. Herkesin, hayatının her anında ihtiyaç duyduğu ve insanın yaşam felsefesi haline getirmesi gereken temel eylemler bütünüdür. Bizi biz yapan erdemler bütünü olan bu olgular, kalbin huzuru ve ruhun doygunluğu için en temel gereksinimlerimizdir. İnsan davranışlarında hayat bulacak değerler, bumerang misali sahibini inşa ve ihya eder. Bir şarkı, bir türkü dinlediğimizde genellikle o şarkı veya türkünün sözlerinden ziyade melodisini ezberlemeye ve zihnimize bu şekilde kodlamaya çalışıyoruz. Böyle olunca da içeriği anlamak yerine dış görüntünün aldatmacasında kalakalıyoruz. Bu durum, sanki biraz da işimize geliyor. Hayatın nefes rüzgârıyla savrularak geldiğimiz bu çağda içeriğin bize ne anlattığına bakmaksızın pragmatist yaklaşımla sadece günün hesabını tutuyoruz. Mesele günü kurtarmak olunca da yarına dair sözlerimizi halının altına süpürmekten çekinmiyoruz. Sonrası ise hepimizin malumu olduğu üzere yeni neslin hal bilmezliğinden şikâyet etmekten öte yaptığımız bir şeyin kalmayışı oluyor. Yaşadığımız çağda ekmek gibi, su gibi olmazsa olmazlarımızdan olması gereken değerlerin başında şükür ve sabır duygusu gelmektedir. Kaybettiklerimizin ne olduğunu, onları niye ve ne uğruna kaybettiğimizin cevabını kendimize dahi veremiyorsak ortada çok büyük bir soru işareti var demektir. Kanaatin ne olduğunu unuttuğumuzdan beri kendimize yetebilmek şu yanadursun, şükrü ve teşekkürü unuttuk. İmtihanın gayesini idrakte zorlandığımızdan beri de sabrı hayatımızdan tamamıyla çıkarttık. Enaniyet dürtüsü doğrultusunda harekete geçtiğimiz an kendine yetebilme ukalalığıyla kudretin varlığını hiçe saymaya başladık. Ortaya çıkan yeni durumda herkes kendi iç dünyasında kendisini tanrı ilan etmeye başladı. Birileri meseleyi o kadar ileri götürdü ki, kendini rızık dağıtıcı olarak görmeye başladı. Değerlerin insan hayatında öyle muazzam bir yeri vardır ki, biz farkına varmadan hayatımızı doğal yollarla koordine ederek iç huzuru duyacağımız şekilde yaşamamıza vesile olurlar. Ancak, insan özünü kaybettiğinden beri değerlerle olan bağı da kopmaya başladı. Sonrasında daha önce hayatında olmayan yeni durumların merakı içerisine girmeye yeltendi. Bu durumu o kadar ileri götürdü ki, bilmediği yeni olguların macerasında savrulur oldu. İnsan, bilmediği şeyin kahramanıdır. Bilmediği şeylere karşı aşırı merak duygusuyla bir kere dahi olsa o bilmediği şeyi denemek istiyor. Bu istek kaybedişe açılan en büyük kapıdır. “Bir kereyle bir şey olmaz!” denilen davranışlar şimdilerde önü alınamayan facianın sebebidir. İnsan elindeki ile yetinmek veyahut elinde olmayan için de sabretmek yerine hep daha fazlasını isteyen nefsinin pençesinde tımar edilmeye başladığından beri değerlerinin de önceliği değişmeye başladı. Bunun ilk adımını ise merak denilen tarifi imkânsız bir duygu ile atmış oldu. Yapılan yanlıştan sonra akıllanmak yerine; akıl ve deneyin gölgesine sığınan insan, acınacak halde iken bile nefsinin denizinde yüzdürdüğü ruhunu, bu durumdan kurtarmak yerine dalgaların çaresizliğine bıraktı. İşin daha acı tarafı, insan kaybettiği şeyin hakikatinden de mahrum kaldı. Gündelik hayat telaşında başımıza gelen küçük musibetlere göstereceğimiz sabrın, ileride başımıza gelebilecek büyük musibetlere karşı bizi hazırlayacağını unutmamalıyız. Ancak, bugün sabredemezsek yarın olgunun anlamsızlığı üzerine fütursuz tezler savurmaya başlarız. Ortada birilerinin yaptığı bir takım yanlışlar var ise olgudan ziyade olaya ve kişilere odaklanarak sorunu kaynağında çözümlemek daha isabetli bir karar olacaktır. Yapılan yanlışlar örneklik teşkil etmez. Geçmişten beri söylenegelen “Kötü örnek, örnek değildir!” sözü bu durumu en iyi açıklayacak cümledir.  Birileri yaptığı yanlışları değerler örtüsü ile örtmeye çalışıyorsa sorun değerlerde değil; o kişilerin bu değerler üzerinden rant devşirmeye çalışmasındandır. Aslolan, yanlışı aklamak değil; hakikati anlamak ve yaşamaktır. Bu anlamda da değerler, günü kurtarmak uğruna kurban edilmemelidir. Bilakis dünya denilen çile denizinde can simidimiz olan değerlerimiz hayatın özü ve ömrümüzü kurtaracak en güzide çaredir. Vesselam.  
Ekleme Tarihi: 26 Mayıs 2022 - Perşembe

Değerlerimiz Hayatın Özüdür

Değerlerimiz Hayatın Özüdür

Değerler, günü kurtaran kavramlar değildir. Bilakis ömür denilen uzun hayat yolculuğunun her adımında insanın yol azığı olan olgulardır. Son kullanma tarihi olmayan ve her zaman kullanılması gereken bu olgular, yaşamın temel yapı taşlarıdır. İnsanın kendisini bu kavramlardan soyutlaması ise imkânsızdır.

Değerler, birilerinin tekeline bırakılacak kadar özelleştirilebilecek kavramlar da değildir. Herkesin, hayatının her anında ihtiyaç duyduğu ve insanın yaşam felsefesi haline getirmesi gereken temel eylemler bütünüdür. Bizi biz yapan erdemler bütünü olan bu olgular, kalbin huzuru ve ruhun doygunluğu için en temel gereksinimlerimizdir. İnsan davranışlarında hayat bulacak değerler, bumerang misali sahibini inşa ve ihya eder.

Bir şarkı, bir türkü dinlediğimizde genellikle o şarkı veya türkünün sözlerinden ziyade melodisini ezberlemeye ve zihnimize bu şekilde kodlamaya çalışıyoruz. Böyle olunca da içeriği anlamak yerine dış görüntünün aldatmacasında kalakalıyoruz. Bu durum, sanki biraz da işimize geliyor. Hayatın nefes rüzgârıyla savrularak geldiğimiz bu çağda içeriğin bize ne anlattığına bakmaksızın pragmatist yaklaşımla sadece günün hesabını tutuyoruz. Mesele günü kurtarmak olunca da yarına dair sözlerimizi halının altına süpürmekten çekinmiyoruz. Sonrası ise hepimizin malumu olduğu üzere yeni neslin hal bilmezliğinden şikâyet etmekten öte yaptığımız bir şeyin kalmayışı oluyor.

Yaşadığımız çağda ekmek gibi, su gibi olmazsa olmazlarımızdan olması gereken değerlerin başında şükür ve sabır duygusu gelmektedir. Kaybettiklerimizin ne olduğunu, onları niye ve ne uğruna kaybettiğimizin cevabını kendimize dahi veremiyorsak ortada çok büyük bir soru işareti var demektir.

Kanaatin ne olduğunu unuttuğumuzdan beri kendimize yetebilmek şu yanadursun, şükrü ve teşekkürü unuttuk. İmtihanın gayesini idrakte zorlandığımızdan beri de sabrı hayatımızdan tamamıyla çıkarttık.

Enaniyet dürtüsü doğrultusunda harekete geçtiğimiz an kendine yetebilme ukalalığıyla kudretin varlığını hiçe saymaya başladık. Ortaya çıkan yeni durumda herkes kendi iç dünyasında kendisini tanrı ilan etmeye başladı. Birileri meseleyi o kadar ileri götürdü ki, kendini rızık dağıtıcı olarak görmeye başladı.

Değerlerin insan hayatında öyle muazzam bir yeri vardır ki, biz farkına varmadan hayatımızı doğal yollarla koordine ederek iç huzuru duyacağımız şekilde yaşamamıza vesile olurlar. Ancak, insan özünü kaybettiğinden beri değerlerle olan bağı da kopmaya başladı. Sonrasında daha önce hayatında olmayan yeni durumların merakı içerisine girmeye yeltendi. Bu durumu o kadar ileri götürdü ki, bilmediği yeni olguların macerasında savrulur oldu. İnsan, bilmediği şeyin kahramanıdır. Bilmediği şeylere karşı aşırı merak duygusuyla bir kere dahi olsa o bilmediği şeyi denemek istiyor. Bu istek kaybedişe açılan en büyük kapıdır. “Bir kereyle bir şey olmaz!” denilen davranışlar şimdilerde önü alınamayan facianın sebebidir.

İnsan elindeki ile yetinmek veyahut elinde olmayan için de sabretmek yerine hep daha fazlasını isteyen nefsinin pençesinde tımar edilmeye başladığından beri değerlerinin de önceliği değişmeye başladı. Bunun ilk adımını ise merak denilen tarifi imkânsız bir duygu ile atmış oldu.

Yapılan yanlıştan sonra akıllanmak yerine; akıl ve deneyin gölgesine sığınan insan, acınacak halde iken bile nefsinin denizinde yüzdürdüğü ruhunu, bu durumdan kurtarmak yerine dalgaların çaresizliğine bıraktı.

İşin daha acı tarafı, insan kaybettiği şeyin hakikatinden de mahrum kaldı. Gündelik hayat telaşında başımıza gelen küçük musibetlere göstereceğimiz sabrın, ileride başımıza gelebilecek büyük musibetlere karşı bizi hazırlayacağını unutmamalıyız. Ancak, bugün sabredemezsek yarın olgunun anlamsızlığı üzerine fütursuz tezler savurmaya başlarız.

Ortada birilerinin yaptığı bir takım yanlışlar var ise olgudan ziyade olaya ve kişilere odaklanarak sorunu kaynağında çözümlemek daha isabetli bir karar olacaktır. Yapılan yanlışlar örneklik teşkil etmez. Geçmişten beri söylenegelen “Kötü örnek, örnek değildir!” sözü bu durumu en iyi açıklayacak cümledir.  Birileri yaptığı yanlışları değerler örtüsü ile örtmeye çalışıyorsa sorun değerlerde değil; o kişilerin bu değerler üzerinden rant devşirmeye çalışmasındandır.

Aslolan, yanlışı aklamak değil; hakikati anlamak ve yaşamaktır. Bu anlamda da değerler, günü kurtarmak uğruna kurban edilmemelidir. Bilakis dünya denilen çile denizinde can simidimiz olan değerlerimiz hayatın özü ve ömrümüzü kurtaracak en güzide çaredir. Vesselam.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve adanagundemi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler 2023 acotr.org https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler 2023 casino siteleri

siyahbet