Deprem, bize fay hattı üzerine kurulan zayıf ama gösterişli binaların görmezden geldiğimiz göbekli hırsızlarını taaa gözümüzün içine kadar soktu.
Müteahhitler ve belediye başkanları ile sınırlı mı sayıları, suçlu olan sadece onlar mı?
Siyasetçisiden deprem bilimcisine, diyanetinden müftüsüne, esnafından sanatkarına, eğitimcisiden öğrencisine kadar herkes hepimizin, her birimizin iç muhasebeye ihtiyacı var.
Herkes evinin önünü süpürecek ve önce kendi söküğünü dikecek, kendi açığı ve ayıbı ile uğraşacak.
Herkes önce kendisini düzeltecek.
Hepimizin ortak sorunu güzel ahlak değil mi?
Hayatımızın her alanı ve anında, eksiğimiz olan tek şey evet, güzel ahlaktır.
Siyasette, ticarette, evde, işyerinde, ibadethanede her yerde ihtiyacımız olan güzel ahlaktır.
İslam hayatımızın her karesine ahlakını yerleştiriyor mu? Hz. Muhammed'de işte buna dikkat çekiyor ve misyonunu açıklıyor!
"Ben güzel ahlakı tamamlamak için geldim."
Şu halde İslam ahlakı ve iç muhasebeye ihtiyacımız var.
Biz en az kendimizi, en çok çevremizi düzeltmeye çalıştığımız sürece taşlar yerine oturmayacak gibi duruyor ve bu sarsıntılar hiç bitmeyecek, toplum olarak burada aldığımız tedbirler düşe kalka bizi yaşatmış olsa bile ahirette helak edecek gibi...
Hep ölümden kaçmak ve ömrümüzü uzatma çabasındayız.
Bakınız, aldığımız tedbirlerin (doğal olarak) hepsi dünyalık!
Ya ahiret ?
Var mı ebedi yurdumuz için bir hazırlığımız?
Orada geçireceğimiz sarsıntının şiddeti nedir, bileniniz var mı?
Ya sığınılacak yer?
Nereye, kime sığınacağız?
Tüm bunları ne kadar düşünüyor, ne kadar hazırlık yapıyoruz?
İnanç ve ibadetlerimiz ne durumda?
Deprem bizi ne kadar kendimize getirdi? Bunu düşünüp değerlendirmeliyiz.
Hâlâ kendini bırakıp başkalarını sorgulamaya/yargılamaya devam edecek miyiz?
Yoksa biraz daha içimize dönüp muhasebe edecek miyiz?
İslam sadece müteahhitlere değil müftülere de güzel ahlakı öneriyor.
Son söz ve hatırlatmaları Kur'an'ı kerime bırakalım.
Bundan sonra kalpleriniz yine katılaştı; artık kalpleriniz taş gibi, hatta daha da katıdır. Taşın öylesi var ki ondan ırmaklar kaynar; öylesi de var ki çatlayıp bağrından su fışkırır; bazı taşlar da var ki Allah korkusuyla yuvarlanıp düşer. Allah, yapmakta olduklarınızdan habersiz değildir.
Bakara 74
İman edenlerin, Allah'ın ve haktan inmiş olanın zikri için kalplerinin 'saygı ve korku ile yumuşaması' zamanı gelmedi mi? Onlar, bundan önce kendilerine kitap verilmiş, sonra üzerlerinden uzun bir süre geçmiş, böylece kalpleri de katılaşmış bulunanlar gibi olmasınlar.
Hadid 16