Kahve Kitap

'İslami Sivil Toplum Kuruluşlarına yönelik kumpaslara son verilmelidir'

SİVİL TOPLUM 26.06.2016 - 23:14, Güncelleme: 26.12.2020 - 09:55
 

'İslami Sivil Toplum Kuruluşlarına yönelik kumpaslara son verilmelidir'

İnsan Hakları Cemiyeti Genel Merkezi, Adana'daki İslami STK'lara yönelik kumpas iddiaları hakkında bir basın açıklaması yayımladı.

  Geçtiğimiz günlerde Elazığ İhya-Der kumpasına benzer bir olayın Adana'daki İslami Sivil Toplum Kuruluşlarına yönelik yaşandığına dair iddialar basına yansıdı. Yasal faaliyetlerin suçmuş gibi gösterilip başlatılan soruşturma sonrasında savcıların hazırlamış oldukları iddianame hukukçuları şaşırtırken insan hakları kuruluşlarını da harekete geçirdi. Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianameyi değerlendiren hukukçular ve insan hakları kuruluşları, yaşananların hukuksuzluk olduğuna dikkat çekerek tepki gösteriyor. Konuyla ilgili İnsan Hakları Cemiyeti Genel Merkezi tarafından da bir açıklama yayımlandı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Adana'da faaliyet yürüten bazı İslami STK üyeleri ve basın yayın mensupları hakkında Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca iddianame hazırlanmış ve Adana Ağır Ceza Mahkemesi tarafından iddianame kabul edilerek dava açılmıştır. İddianame içeriğinde ismi geçen STK ve basın yayın kuruluşları tamamen yasal çerçevede faaliyet yürüten; kamuoyunun yakından bilip tanıdığı kuruluşlardır. Bu kuruluşların iddianameye konu olan faaliyetleri de topluma açık, şeffaf, legal faaliyetlerdir.” “Emniyet ve yargıdaki bazı mahfillerin hesaplı, maksatlı komplo ve kumpaslarının bir örneği olabilir” Yasal faaliyetlerin suç olarak lanse edildiğine ve bunun da emniyet ile yargıdaki bazı mahfillerin hesaplı, maksatlı komplo ve kumpaslarının bir örneği olabileceğine dikkat çekilen açıklamada, “Yardım faaliyetleri, kutlu doğum etkinlikleri, STK istişare toplantıları, basın açıklamaları, konferanslar, kültürel etkinlikler gibi sivil toplum faaliyetlerinin örgütsel faaliyet kapsamında değerlendirilerek STK üyeleri ve yetkilileri hakkında ‘silahlı terör örgütüne üye olma'  suçlamasıyla iddianame hazırlayıp dava açmak olsa olsa son zamanlarda sıkça gündeme gelip tartışılan emniyet ve yargıdaki bazı mahfillerin hesaplı, maksatlı komplo ve kumpaslarının bir örneği olabilir. Bu durumun hukuk mantığı ve ceza yargılaması ilkeleriyle izahı mümkün değildir.” “Hukuki delil ve gerekçelerden yoksun davalarla STK üye ve yetkililerinin sindirilmeye, mahkûm edilmeye çalışılması en temel insan haklarının ihlalidir” Yargıyı silah olarak kullanıp hegemonya kurmak isteyen mahfillerin olduğuna vurgu yapılan açıklamada, şu ifadeler kullanıldı: “Benzer örnekleri daha önce de görülen, hukukun, yargının araç ve silah olarak kullanıldığı, yargı ve bürokraside hegemonya kurmayı hedefleyen karanlık odakların ürünü olan bu niyet ve çabaların sadece İslami alanda faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşlarını değil; tüm toplumu esir almaya, dizayn etmeye matuf uygulamalar olduğu gün geçtikçe daha iyi anlaşılmaktadır. Sivil toplum faaliyetlerinin toplumsal boyut ve etkisinin  ‘silahlı terör örgütüne üye olmak' şeklinde yorumu ve izahı en hafif tabirle niyet okuma çabasıdır. Hukuki delil ve gerekçelerden yoksun davalarla STK  üye ve yetkililerinin sindirilmeye, mahkum edilmeye çalışılması en temel insan haklarının ihlalidir. Başta inanç ve ifade hürriyeti olmak üzere örgütlenme, siyasi faaliyette bulunma, yasal toplantı ve gösteri yürüyüşü hakları ağır şekilde ihlal edilmiştir. Basın yayın kuruluşlarında çalışanların habercilik ve gazetecilik faaliyetlerinin davaya konu edilmesi de basın hürriyetinin yok sayılmasıdır.” “Kamu erkinin kullanılmasındaki keyfilik ve hukuksuzluğun adalete, hukuk devletine olan güveni sarsacağı muhakkaktır” İnsan hakları ihlali niteliği taşıyan uygulamalara toplumun tüm kesimlerinin tepki göstermesi gerektiğinin altının çizildiği açıklamada son olarak, “Yapılan haksız, hukuksuz ve ağır insan hakları ihlali niteliği taşıyan bu ve benzeri uygulamalara toplumun tüm kesimlerinin duyarlı davranarak tepki göstermesinin gerekli olduğunu düşünüyoruz. Hukukla izahı mümkün olmayan bu uygulamaların kamu gücü ve imkânlarının kullanılarak hayata geçirilmesi ayrıca değerlendirilmesi gereken bir konudur. Kamu erkinin kullanılmasındaki keyfilik ve hukuksuzluğun adalete, hukuk devletine olan güveni sarsacağı muhakkaktır. Buna sebep olanların tespiti ve gerekli yasal mekanizmaların acilen işletilmesi gerekmektedir. İnsan hakları cemiyeti olarak meselenin takipçisi olacağımızın bilinmesini istiyoruz.” denildi. (Fırat Arslan - İLKHA)
İnsan Hakları Cemiyeti Genel Merkezi, Adana'daki İslami STK'lara yönelik kumpas iddiaları hakkında bir basın açıklaması yayımladı.

 

Geçtiğimiz günlerde Elazığ İhya-Der kumpasına benzer bir olayın Adana'daki İslami Sivil Toplum Kuruluşlarına yönelik yaşandığına dair iddialar basına yansıdı. Yasal faaliyetlerin suçmuş gibi gösterilip başlatılan soruşturma sonrasında savcıların hazırlamış oldukları iddianame hukukçuları şaşırtırken insan hakları kuruluşlarını da harekete geçirdi.

Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianameyi değerlendiren hukukçular ve insan hakları kuruluşları, yaşananların hukuksuzluk olduğuna dikkat çekerek tepki gösteriyor.

Konuyla ilgili İnsan Hakları Cemiyeti Genel Merkezi tarafından da bir açıklama yayımlandı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Adana'da faaliyet yürüten bazı İslami STK üyeleri ve basın yayın mensupları hakkında Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca iddianame hazırlanmış ve Adana Ağır Ceza Mahkemesi tarafından iddianame kabul edilerek dava açılmıştır. İddianame içeriğinde ismi geçen STK ve basın yayın kuruluşları tamamen yasal çerçevede faaliyet yürüten; kamuoyunun yakından bilip tanıdığı kuruluşlardır. Bu kuruluşların iddianameye konu olan faaliyetleri de topluma açık, şeffaf, legal faaliyetlerdir.”

“Emniyet ve yargıdaki bazı mahfillerin hesaplı, maksatlı komplo ve kumpaslarının bir örneği olabilir”

Yasal faaliyetlerin suç olarak lanse edildiğine ve bunun da emniyet ile yargıdaki bazı mahfillerin hesaplı, maksatlı komplo ve kumpaslarının bir örneği olabileceğine dikkat çekilen açıklamada, “Yardım faaliyetleri, kutlu doğum etkinlikleri, STK istişare toplantıları, basın açıklamaları, konferanslar, kültürel etkinlikler gibi sivil toplum faaliyetlerinin örgütsel faaliyet kapsamında değerlendirilerek STK üyeleri ve yetkilileri hakkında ‘silahlı terör örgütüne üye olma'  suçlamasıyla iddianame hazırlayıp dava açmak olsa olsa son zamanlarda sıkça gündeme gelip tartışılan emniyet ve yargıdaki bazı mahfillerin hesaplı, maksatlı komplo ve kumpaslarının bir örneği olabilir. Bu durumun hukuk mantığı ve ceza yargılaması ilkeleriyle izahı mümkün değildir.”

“Hukuki delil ve gerekçelerden yoksun davalarla STK üye ve yetkililerinin sindirilmeye, mahkûm edilmeye çalışılması en temel insan haklarının ihlalidir”

Yargıyı silah olarak kullanıp hegemonya kurmak isteyen mahfillerin olduğuna vurgu yapılan açıklamada, şu ifadeler kullanıldı: “Benzer örnekleri daha önce de görülen, hukukun, yargının araç ve silah olarak kullanıldığı, yargı ve bürokraside hegemonya kurmayı hedefleyen karanlık odakların ürünü olan bu niyet ve çabaların sadece İslami alanda faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşlarını değil; tüm toplumu esir almaya, dizayn etmeye matuf uygulamalar olduğu gün geçtikçe daha iyi anlaşılmaktadır. Sivil toplum faaliyetlerinin toplumsal boyut ve etkisinin  ‘silahlı terör örgütüne üye olmak' şeklinde yorumu ve izahı en hafif tabirle niyet okuma çabasıdır. Hukuki delil ve gerekçelerden yoksun davalarla STK  üye ve yetkililerinin sindirilmeye, mahkum edilmeye çalışılması en temel insan haklarının ihlalidir. Başta inanç ve ifade hürriyeti olmak üzere örgütlenme, siyasi faaliyette bulunma, yasal toplantı ve gösteri yürüyüşü hakları ağır şekilde ihlal edilmiştir. Basın yayın kuruluşlarında çalışanların habercilik ve gazetecilik faaliyetlerinin davaya konu edilmesi de basın hürriyetinin yok sayılmasıdır.”

“Kamu erkinin kullanılmasındaki keyfilik ve hukuksuzluğun adalete, hukuk devletine olan güveni sarsacağı muhakkaktır”

İnsan hakları ihlali niteliği taşıyan uygulamalara toplumun tüm kesimlerinin tepki göstermesi gerektiğinin altının çizildiği açıklamada son olarak, “Yapılan haksız, hukuksuz ve ağır insan hakları ihlali niteliği taşıyan bu ve benzeri uygulamalara toplumun tüm kesimlerinin duyarlı davranarak tepki göstermesinin gerekli olduğunu düşünüyoruz. Hukukla izahı mümkün olmayan bu uygulamaların kamu gücü ve imkânlarının kullanılarak hayata geçirilmesi ayrıca değerlendirilmesi gereken bir konudur. Kamu erkinin kullanılmasındaki keyfilik ve hukuksuzluğun adalete, hukuk devletine olan güveni sarsacağı muhakkaktır. Buna sebep olanların tespiti ve gerekli yasal mekanizmaların acilen işletilmesi gerekmektedir. İnsan hakları cemiyeti olarak meselenin takipçisi olacağımızın bilinmesini istiyoruz.” denildi. (Fırat Arslan - İLKHA)

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve adanagundemi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler 2023 acotr.org https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler 2023 casino siteleri

siyahbet