ASİM'den İstanbul sözleşmesine tepki!
ASİM'den İstanbul sözleşmesine tepki!
Yaklaşık 50 STK’nın bir araya gelmesiyle oluşturulan Adana Sivil İnisiyatif Meclisi (ASİM) tarafından yapılan açıklamada istanbul Sözleşmesinin bu haliyle kadını da aileyi koruyamadığını ve kadına şiddet olaylarının bu sözleşmeden sonra daha da arttığı açıklandı.
Yaklaşık 50 STK’nın bir araya gelmesiyle oluşturulan Adana Sivil İnisiyatif Meclisi (ASİM) tarafından yapılan açıklamada istanbul Sözleşmesinin bu haliyle kadını da aileyi koruyamadığını ve kadına şiddet olaylarının bu sözleşmeden sonra daha da arttığı açıklandı.
ADANA GÜNDEMİ I HABER MERKEZİ -
2011 yılında imzaya açılan ve ilk imzalayan Türkiye olması nedeni ile İstanbul sözleşmesi adını alan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’a bir tepkide Adana’da faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarından geldi. Yaklaşık 50 STK’nın bir araya gelmesiyle oluşturulan Adana Sivil İnisiyatif Meclisi (ASİM) tarafından yapılan açıklamada kanunun bu haliyle kadını da aileyi koruyamadığını ve kadına şiddet olaylarının bu kanundan sonra daha da arttığı açıklandı. Medeniyet Derneği Hizmet Binası’nda bir araya gelin ASİM Yönetim Kurulu adına açıklamayı Başkan Mahmut Eraslan Yaptı. Halk arasında adı, 'yuva yıkan kanun'a dönen bu yasayla toplumsal değerlerimiz erozyona uğradığını, aileler arasındaki güven ilişkisinin zedelendiğini ve farklı mağduriyetlerin ortaya çıktığını ifade eden Eraslan; dünyada birçok gelişmiş devletin de İstanbul Sözleşmesi olarak anılan bu sözleşmeye imza atmadığını ve içeriğindeki ifadeleri reddettiğini vurguladı. ASİM Başkanı Mahmut Eraslan’ın yaptığı basın açıklaması şöyle;
“Eşitlik her zaman adaleti sağlamaz. Herhangi bir yarışmada bile insanlar belirli şartları taşıyan kişilerle yarışabilmektedir. 6284 sayılı kanunda ise bu eşitlik dolayısı ile adalet söz konusu değildir. Biz kadınları baş tacı eden bir medeniyetin mensupları olarak kadına yönelik verilecek değerin her zaman destekçisiyiz ancak konu ailemiz ve sorumluluklarımız olunca burada eşitlikten söz etmemiz bu kanun yasalaştığından beri ortaya çıkan adaletsizlikleri dolayısıyla daha büyük sorunları gün yüzüne çıkarır. Kadın ve erkeğin eşit olamayacağını sadece biz söylemiyoruz. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da, Kadem’in Kadın ve Adalet etkinliğinde yaptığı konuşmada kadın erkek eşitliği konusuna değinerek, “Kadın erkek eşitliği diyorlar. Kadın kadına eşitlik doğru olandır. Erkek erkeğe eşitlik doğru olandır. Kadının adalet karşısındaki eşitliği aslolandır. Mağdur olanın zorla mağdur eden seviyesine çıkartılmasıdır eşitlik. Kadınların ihtiyacı olan eşitlikten ziyade eşdeğer olabilmektir. Yani adalettir. Buna ihtiyacımız var. Kadın ile erkeği eşit konuma getiremezsiniz. O fıtrata terstir" demiştir.
Biz de ASİM olarak bu sözlerin altına imzamızı atıyoruz. İşte bu yüzden eşitlik değil adalet istiyoruz. Devletimiz aileyi elbette korumalıdır ve aileyi koruyacak tedbirleri en sıkı şekilde almalıdır ancak bu batıdan devşirilen sözleşmelerle, kurallarla, kanunlarla olamaz. Batı daha düne kadar kadını bir köle konumunda görürken, kadını bir cinsel objeden ibaret görürken bizim inançlarımız kadına hak ettiği değeri vermiş ve Allah (CC) Bakara Suresi 228. ayette mealen; “Erkeklerin kadınlar üzerinde bulunan hakları gibi, kadınların da erkekler üzerinde hakları vardır" buyurmuştur.
Eğer devletimiz gerçekten aileyi korumak istiyorsa işe medyadan başlamalıdır. Gerek sosyal medya, gerekse görsel, işitsel ve basılı bazı basın yayın organları her türlü fuhşiyatı özendirmekte, bunu adeta çağın bir gereği gibi sunmaktadır. Diziler ve filmlerle evlilik kötü bir şeymiş gibi gösterilirken evlilik dışı birliktelikler çok doğal ve olması gerekenmiş gibi sunulmaktadır. Devlet öncelikle bunlarla mücadele etmeli ve ailelerimizi korumalıdır.
Bugüne kadar halk arasındaki anlaşılır deyimle 'kadının beyanı esastır' şeklinde uygulanan bu kanun birçok aileyi yıkmış, bazılarının hiç bir suçunun olmadığı ispatlanmış erkekleri hapse gönderirken, gerçekten mağdur edilen kadınları da koruyamaz duruma gelmiştir.
Açıklamamızı az önce kısa bir alıntı yaptığımız Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın aynı toplantıda söylediği sözlerle tamamlamak istiyorum; "Bizim dinimiz kadına bir makam vermiş, annelik makamı. Anneye bir makam daha vermiş. Cenneti ayakları altına sermiş. Babanın değil annenin ayakları altına koymuş. Annenin ayağının altı öpülür. Anne başka bir şey. Ve makamların o ulaşılamazdır. Ama bunu anlayanlar olur anlamayanlar olur. Bunu feministlere anlatamazsın mesela, onlar anneliği kabul etmiyor. İnançlı bir insanın kadın cinayeti işlemesi mümkün değildir. Niye? Çünkü bir Müslüman olarak konuşuyorum, dinimiz İslam. Biz bir barış dininin mensuplarıyız. Bunun mensupları olarak bizim dinimizde kadına bu şekilde bir zulmü asla yapamazsın. Şiddet uygulayamazsın. Hatta evlatları için kesin hüküm nedir? Yanınızda yaşlanırlarsa annenize babanıza öf bile demeyiniz diyor. Çekeceksin nazını. Ana bu. Ona öf bile dedirtmeyeceğiz. Kadınlar hak mücadelesinde eşitlik kavramına takılıyorlar.
Eşitliği değil adaleti tesis edeceğiz" Bu sözlerin hepsine katılıyor ve imzamızı atıyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere devleti temsil konumunda bulunan herkesten bu yasayı bir an önce toplumumuzun değerlerine uygun hale getirmeleri için çalışma yapılmasını ve İstanbul Sözleşmesi'nde yer alan imzanın derhal çekilmesini talep ediyoruz. Aksi halde toplumumuz telafisi mümkün olmayan yaralar almaya devam edecektir.” ASİM gönüllüleri açıklamanın ardından #AilemeDokunma hastagi ile sosyal medyadan farkındalık çalışması yaptı. Konu, sosyal medya da gündemdeki yerini aldı.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.