Bekir Fevzi Yıldırım: ipin ucu kaçtı
Bekir Fevzi Yıldırım: ipin ucu kaçtı
Adana'nın tanınmış simalarından olan ve cemaate yakınlığı ile bilinen Bekir Fevzi Yıldırım 17 Aralık sonrası yaşananlar ile ilgili çarpıcı bir analiz yaptı.
Adana'nın tanınmış simalarından olan ve cemaate yakınlığı ile bilinen Bekir Fevzi Yıldırım 17 Aralık sonrası yaşananlar ile ilgili çarpıcı bir analiz yaptı.
Bekir Fevzi Yıldırım, sitemize yolladığı açıklamada şunları söyledi:
İPİN UCU KAÇTI:
17 Aralıktan bugüne gördüklerim, okuduklarım, duyduklarım doğru mu, rüya mı, kabus mu?
Ben de anlayamadım..
Dostlar düşman oldu, Düşmanlar kardeş oldu.
Haklı haksız birbirine girmiş durumda..
Kim neyi niçin tutuyor, Kim kime niçin karşı belli değil..
Birlikte ıslandığımız, birlikte yürüdüğümüz, birlikte baskı gördüğümüz, birlikte çile çektiğimiz, birlikte kovulduğumuz, birlikte ağladığımız kardeşlerimizle nasıl oldu da karşı saflara geçip düşman olduk.
Facebooklar, Tweetler, Sosyal Medyalar kin ve nefret saçıyor...
Yetkili ve etkililer kaynaştırma yerine ayrıştırmayı, birlik yerine fitneyi ,fesadı körüklüyorlar...
İtfaye görevinde olması gerekenler ateşe su yerine benzin götürüyorlar..
İnsafsız ve acımazsızca saldırılar devam ediyor..
Ben Tır durdurmalarını, baskınları, manşetleri başka bir yazıya bırakacağım ama son gezi olaylarında Kabataşta bir başörtülü anneye yapılanların medyalarımız tarafından gündeme getiriliş şeklinde ipin ucunun nasıl kaçtığını gözler önüne sereceğim..
Gezi olaylarında eylem yapanların arasında masum insanlar olduğu gibi art niyetli, profosyonel tetikçi, ispat edilmiş örgüt mensubu insanlar vardı.
Gezi olaylarında istenmeyen ölümler olduğu gibi arabalar, işyerleri de tahribat gördü..
Özel ve kamu yerlerine saldırılar düzenlendi.. Milyarlarca maddi ve manevi zararlar oldu.
Başta Başbakan Olmak üzere, gezi olaylarında ki bir kısım sözcülerle sabahlara kadar yapılan görüşmelerde hadisenin taksimde ağaç, yeşillik olmadığı, bu ülkede ki gelişmeleri istemeyen grupların talepleri vardı..
3. Havaalanından tutun, Marmaray, Köprü vs. yatırımların durdurulması talepleri neyle ölçülebilir?
15 Şubat 2014 Cumartesi GÜNü BİR gazete manşetinde;
“Elma ellerde, tadı dillerde, elmaları yemeli Allah'a şükretmeli”, “Armut dalda sarkıyor, insanlara bakıyor, armudu almalı, Bismillah diyerek tadına bakmalı”, “Şeftalidir benim adım, çok tatlıdır tadım, yedikten sonra beni, Elhamdülillah demeyi unutmayın siz sakın”, “Sapsarı kabuk ile çevrelemiş beni yaradan, içi bal gibi tatlıdır, sen sözüme inan”, “Yan yana dizilmiş tanelerim, ben Allah’ın güzel bir sanat eseriyim”
Yazan kitabı ve hediye edilen CD'yi anaokulunda öğrencilere dağıtanları kınayarak haber yapıyordu..
Aynı gazete ayni sayısında bebek katili Öcalan'a Sayın diyerek ve özgür kalması gerektiğine inanarak kampanya yapıyordu..
Yine aynı gazetenin aynı günkü sayısında Paralel devlet iddaa edilenleri tayinlerle geçiştirme yerine tutuklanmaları gerektiği, yurt dışına çıkışlarının yasaklanması gerektiğini tavsiye ediyordu..
Aynı gazete aynı sayısında yeni havaalanının yapılmaması ile ilgili özel bir haber yapıyordu..
Çıktığından beri Abonesi olduğum, Başlangıcında Temsilciliğini yaptığım gazete ise Malum gazete ile aynı gün aynı manşeti atarak oda Kabataş Muamması diyordu.
Nasıl oldu da gezi olayları ile ilgili aynı bakışa döndük..
El İnsaf...
O gün olanları, sebebini, sonucunu yedi yaşında ki çocuk bile biliyor..
O günler yaşı yetmişe dayamış tesettürlü anneme bile yürüyüş yapanlar başörtüsünü işaret ederek, Anneme ve Başbakana hakaret yapmışlardı..
Kabataşta o başörtülü hanımefendiye, yok yüzlerce insan değilde onlarca insan saldırmış. Çok kalabalık bir grup değil de az kişi taciz etmiş..
Dövmemişlerde küfretmişler.. vs..
Yeni çıkan Mobese görüntülerinde anlatılanların hepsi değilde bir kısmının olduğu gündeme getiriliyor..
El insaf.. Mobese görüntüleri ne zaman insanların duygu ve düşüncülerini görüntüye alabildi..
Mobese görüntüleri mağdurların ne zaman ruh haletlerini de görüntüye alabildi.
Ne oluyor bize??
Kime hizmet ediyoruz??
Oyunun farkında mıyız??
Hz. Mevlana'nın bir sözünü hatırlatayım: Aynı dili konuşan değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilirler.
Ölçü öyle bir kaçmış ki, Bazı dost olması gerekli olan gazete ve yazarlar birbirine düşman hale gelmiş.
Bu bir rüya mı, kabus mu?
Bu oyunun ne zaman farkına varacağız?
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.