SÖZLÜ İLE "KÂFİROW" NE PAZARLIĞI YAPIYOR?

Adana Büyükşehir Belediye Başkanı MHP'li Hüseyin Sözlü'nün de katılım çağrısı yaptığı grup, Uğur Mumcu Meydanı'nda toplandı. Burada Kuran-ı Kerim okunmasının ardından kalabalığa seslenen Sözlü, şehit cenazelerinde haddinden fazla din görevlilerinin yer aldığını ve bu din adamlarının cenazenin adabı noktasında talimatla cemaate ders verdiklerini savundu.

Şehit cenazelerinin arbede yeri olmasını istemediklerini anlatan Sözlü, şunları kaydetti: "Ama cenazelerin arbede yerleri olmaması için sadece bizlere değil, tepemizdekilere de büyük iş düşüyor. Bugün şehit cenazelerinde milletin sesi olması gereken, milletin acısını yüreğinde hissedip, onların acısından da daha büyük derdi olmayan bir anlayışın idrakı olması lazım. Ama ne yazık ki son dönemde şehit cenazelerinde görüyoruz ki; şehit cenazelerini haddinden fazla din görevlisiyle dolduruyorlar ve talimatlı sözde din adamları da şehit cenazesinin adabı noktasında cemaate ders vermeye bakıyor. Buradan onlara sesleniyorum; siz namaz kıldırmanın adabına ve şehidin ruhuna saygılı olun bu yeterli. Size size talimat verenlere bir kez daha sesleniyorum ve diyorum ki; milli mücadele döneminde de gevşek din adamlarını bu millet görmüştür. Şeyh Saidleri, Seyit Rızaları işbirlikçi İskilipli Atif Hocaları görmüştür. Onlar gibi kancık ve kalleş ruhlu olmayın. Atatürk'ün arkasında olun, milli mücadele için mücadele eden Anadolu'yu adım adım arşınlayan ve camilerde hutbe okuyan islam alimi, istiklal marşımızın sahibi Mehmet Akif'i kendinize örnek alın."

Bu konuşmanın yankıları devam ederken bu defa Hüseyin Sözlü- Çeçenistan'ın Rusya yanlısı Devlet Başkanı Ramazan Kadirov görüşmesi sosyal medyaya bomba gibi düştü.

İddiaya göre 2 ay önce Sözlü ile Kadirov bir araya gelmiş bir takım antlaşmalar yapmıştı.

SÖZLÜ'NÜN İŞBİRLİĞİ YAPTIĞI KADİROV KİMDİR? Kelimenin tamı tamına anlamıyla bir münafık!
Ahmet Kadirov’un oğlu! Anadolu’da bir laf vardır ya hani , ‘senin babanı da sevmezdim’ diye… Aynıyle vaki Şeref ve haysiyet fakiri bir baba-oğul!   Milletin de ümmetin de hususi bir sempatiyle yâd ettiği Şeyh Şamil’in torunlarının, şerefli Çeçenistan halkının katilleri, zalimleri ve sömürücüleri oldu bu baba ve oğlu...
Baba Ahmed Kadirov 2004’te bir suikastta geberdi, gitti.

İşi kimin yaptığı belirlenemedi ama ölen zalim olunca zaten suikast hüsnükast olur, ona da öyle oldu. Kaldı oğlu yadigâr…

Ramazan Kadirov, babası gibi Putin’in adamı…

Moskova-Grozni özelinde ele alırsak, bildiğiniz ‘iyi-kötü polis mizanseni’nin ‘iyi polis’i…
Kendisi ve sülalesi Kadirî…

Ama dansözlü çilingir videoları televizyonlarda +18 logolarıyla verilebilen bir Kadirî…

Şu tarikat sömürüsünü -Allahu alem- bir Rusya kullanmamıştı, o da oldu!

Babasının adına cami yapıldığında adını ‘Hacı’ Ahmed Kadirov koydular!

Bizim meşhur İzmirli sabetaist ‘Hacı’lar gibi bunlar da zaar…

Saf Müslüman yerse…

Oysa işin iç yüzü ne?

Baba Ahmet ve oğlu Ramazan Kadirov, Çeçenistan dağlarında dünyanın en zavallı hallerine düşen, başkentinde dahi vurulan Rusya’nın ‘işi içerden bitirmek’ için bulduğu yöntemin aşağılık uşaklarıdır.

Ramazan Kadirov, Moskova’nın Ilımlı İslam’ını Allah’ın onurlu İslam’ına tercih eden şuursuz bir tarikatçı!

...

Özetlemeye çalıştığım davada Çeçenistan Halkı’nın kaybı 300 bin insan evladıdır!

‘Beş senedir direniş bitti’ gibi gösterilmeye çalışılırken bir nokta gözden kaçırılmaya çalışılmaktadır:

Direniş bitmiş veya bitmemiş, bunun bir noktada hiçbir önemi yoktur!

Önemli olan hakikattir!

SÖZLÜ’NÜN KÜFRETTİĞİ İSKİLİPLİ ATIF HOCA KİMDİR?

Atif Hoca, İskilip’in Tophane köyünde doğdu. İlk tahsilini köyde yaptı. 1893’te İstanbul’a gelip medrese tahsili yaptı. 1902’de icazet alarak Darü’l-fünunun ilahiyat Fafültesine girdi. 1903’te fakülteyi bitirip Fatih Camiinde Ders-i Amm olarak kürsüye çikti.

31 Mart vakasından sonra Sinop’a sürüldü. Oradan Sungurlu’ya gönderildi  ve daha sonra yanlışlık olduğu söylenerek serbest bırakıldı.

Yunanlılar İzmir’e çıktığında ilk tepkiyi, kurduğu ‘Teal-i İslam Cemiyeti’ vasıtasi ile yaptı. Kısa zamanda toparlanan Anadolu, işgalcileri; halkça “gavur-islam dışı” olan insanlari çıkarmayı başardı.

Ülkedeki ‘batılılaşma’ hareketine karşi “firenk mukallitliği ve şapka” adlı eserini 1924’te yazar. Kitapta, batının iç yüzünü çevresindekilere anlatıyordu. Daha sonra yeni bir kanunla vatandaşlara ülkeden kovduklari İtalyan’lardan üç gemi dolusu satın aldıkları şapkaları giyme mecburiyeti geliyordu. Buna halk ve ulemadan büyük tepki geldi. Ve her kanuna savunuculuk yapanlar kanun tanımazlara haddini bildirmeliydi. İnsanlar başına şapka takmadığı için katlediliyordu.

İskilipli Atif Hoca da birbuçuk sene önce yazdığı Firenk Mukallitliği isimli kitabı bahane edilerek tutuklandı. Giresun istiklal mahkemesinde yargılanarak suç bulunamamasi nedeni ile İstanbul’a gönderildi. Ancak bir süre sonra yeniden tutuklandı.

26 Aralik 1925’te arkadaşları ile beraber 13 kolluk kuvveti gözetiminde Ankara’ya gönderildi. 26 Ocak 1926 Salı ünlü Ankara istiklal mahkemesinde yargılandi. Savcı, İskilipli Atif Hoca için 3 yıl hapis cezası istedi. Mahkeme müdafaa için bir gün sonraya bırakıldı. Ertesi gün mahkeme reisi Kel Ali, müdafaa yapmaya gerek görmeden İskilipli Atıf Hoca için alınan kararı açıklar: İDAM, Yani ŞEHADET.

Adana Haber