'Kozanlı Ömer' Deşifre Edildi

SABAH, bugüne kadar adı ve Cemaat'in polis imamı olduğu dışında hakkında hemen hiçbir şey bilinmeyen Osman Hilmi Özdil'i ilk kez görüntüledi 'Kozanlı Ömer' lakabıyla bilinen ve Cemaat'in Emniyet yapılanmasının gizli lideri olan Osman Hilmi Özdil'in görünürdeki mesleği sigortacılık

SABAH Özel İstihbarat Bölümü'nden Abdurrahman Şimşek ve Ferhat Ünlü, aylar süren bir haber-araştırma süreci sonunda bugüne kadar adı ve Cemaat'in polis imamı olduğu dışında hakkında hemen hiçbir şey bilinmeyen ve hiç görüntülenmeyen gizemli adamı buldu, görüntüledi, bağlantılarını ortaya çıkardı. Adana Kozan doğumlu olduğu için 'Kozanlı Ömer' lakabıyla bilinen, Cemaat'in Emniyet yapılanmasının lideri -daha doğrusu paralel devletin- polis imamı olan Osman Hilmi Özdil İstanbul'da yaşıyor, zaman zaman Ankara'ya gidiyor. Özdil'in, görünürdeki mesleği olan sigortacılıkla hiç bağdaşmayacak esrarengiz ilişkileri var. Adı ilk kez meşhur istihbaratçı, polis şefi Hanefi Avcı'nın yazdığı "Haliç'te Yaşayan Simonlar / Dün Devlet, Bugün Cemaat" adlı kitapta geçen Osman Hilmi Özdil, Cemaat'in Emniyet yapılanmasını ve dolayısıyla paralel devleti yönetenlerden biri. Osman Hilmi Özdil, elinde sürekli bir çantayla, korumasız ve şoförsüz bir şekilde geziyor. 34 VP …. plakalı, Yeni Master Sigorta şirketine kayıtlı Volkswagen Passat 2013 model gri bir araç kullanıyor. Yeni Master şirketi Emniyet Genel Müdürlüğü'nün araçlarını sigortalayan bir şirket. Osman Hilmi Özdil'in kullandığı araçlardan biri de 34 TP ... plakalı bir Volkswagen. Bu araç da Uzman Pil Akü Elektronik Sanayi Limited Şirketi adına kayıtlı. Bu firmanın sahipleri ise İstanbul Ticaret Odası (İTO) kayıtlarına göre H.Y. ve N.Y. H.Y. ve N.Y.'nin evi, Cemaat'in yayın organlarından birine 30 metre nin evi, Cemaat'in yayın organlarından birine 30 metre mesafede olan Osman Hilmi Özdil'le aynı sokakta oturuyor. (Açık adresleri yayınlamıyoruz.) Osman Hilmi Özdil, her gün saat 09:00 ile 11:00 arası evden çıkıyor. Evden çıkış saati düzenli değil ve belirli bir işyerine gitmiyor. Özdil'in sık gittiği bir işhanı vaktiyle Fethullah Gülen'in ikamet ettiği Altunizade'de bulunuyor. Osman Hilmi Özdil, evden çıktıktan sonra gideceği yere genelde aynı yolları kullanmamayı tercih ederek ulaşıyor. Takip edilme ihtimaline karşı zaman zaman yol kenarında duruyor, sonra yeniden yola koyuluyor. Bazen sinyal vermeden ani dönüşler yapıyor. Nüfus kayıtlarına göre 5 Aralık 1968 Adana Kozan doğumlu alan Osman Hilmi Özdil, Kozan'ın Mahmutlu Mahallesi nüfusuna kayıtlı. 1993 yılında dünya evine giren Özdil'in dört çocuğu var.

FBI'YA KOZMİK BİLGİLERİ KAPTIRDI

Osman Hilmi Özdil, Hanefi Avcı'nın verdiği bilgilere göre 2007 yılında Amerika Birleşik Devletleri'ne (ABD) giriş yaparken içinde kozmik bilgilerin bulunduğu bir laptop ile yakalanmıştı. FBI'nın, içindeki verilere el koyduğu bu laptopta Cemaat'in devletteki örgütlenmesi, yani paralel devletle ilgili çok gizli bilgilerin yer aldığı belirtiliyor. Bu olayı Hanefi Avcı, kitabında detaylarıyla anlattı. Avcı, Cemaatçi polislerin 'Kozanlı Ömer'i Fethullah Gülen'e şikâyet ettiği bir notu da kitabında yayımladı. O notta, "MİT Müsteşarlığı ve askeri istihbarat birimleri Ömer Bey'i gerçek adı (Osman Hilmi Özdil) ile bilmekte ve takip etmektedir. Emniyet Teşkilatı'nda görev yapan üst düzey yetkililerden olan Emin Arslan, Sabri Uzun, Hanefi Avcı, Hüseyin Özalp gibi devletin önemli merkezleriyle irtibatlı kişiler de Ömer Bey'in teşkilatın sorumlusu olduğunu bilmektedirler," ifadeleri yer alıyor.

'MATRUŞKA DEVLET'İN DARBE GİRİŞİMİ

Güvenilir kaynaklara göre, Osman Hilmi Özdil, Ergenekon operasyonlarından itibaren Balyoz, KCK ve Oslo süreciyle ilgili Emniyet-yargı operasyonlarının mimarı ve Emniyet'teki atamaların kilit ismi. Dolayısıyla Özdil; İlker Başbuğ, Hanefi Avcı gibi isimlerin cezaevine konulduğu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski Müsteşar Emre Taner ve eski Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş'in tutuklanmak istendiği operasyonların Emniyet ayağındaki karar vericilerinden olarak görülüyor. Devlet içinde örgütlenen paralel devletin, devletle savaşı 7 Şubat 2012'deki MİT kriziyle başladı, 17 Aralık operasyonlarıyla devam etti ve bugün şiddetli bir hal aldı. Şimdi devletin içinden bir 'matruşka' gibi çıkan paralel örgütlenmeler, operasyonlarla üst devlet otoritesini zayıflatmaya çalışıyor. Bu girişim, yargı eliyle bir darbe girişimi olarak değerlendiriliyor.