DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU ADANA'DA

Dışışleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye'de 12 yılda özgüven aşısı yapıldığını belirterek, “Bugün bu aşıyı bozmak isteyenler çıkabilir.

Kimse bu devrimlerin yansımalarını gözardı edemez. İnsan onuruna dayanmayan hiçbir siyaset kalıcı olamaz. Meşruiyet zemini sağlam olmayan, meşruiyetini halktan almayan hiçbir siyasal veya kurumsal düzen hamle gücü kazanamaz” dedi. 

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Adana Hilton Oteli'nde düzenlenen 6. Büyükelçiler Konferansı'na katıldı. Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik'in de katıldığı toplantıda yaklaşık 142 büyükelçi, bürokrat ve davetlilere seslenen Davutoğlu, zaman zaman büyükelçilerle değişik bölgelerde toplandıklarına dikkat çekti. Davutoğlu, Mardin'de yaptığı konuşmada orayı Mezopotamya'ya yönünü çevirmiş bir şehir olarak tanımlarken, Erzurum'u kale, Edirne'yi kapı, İzmir'i ufuk, Diyarbakır'ı kadim olarak tanımladığını hatırlattı. Adana'nın da hak ettiği sıfatın “Öncü şehir” olduğunu aktaran Davutoğlu şöyle konuştu: “Adanalı bulunduğu yerde fark edilen, fark edilecek iş yapan ve öncülük yapan insanlardır. Benim tanıdığım pasif Adanalı yok. Hep çığır açtılar. Karacaoğlan'ı düşünün. Şiiriyle aşka öncülük eden bir şairimiz. Yılmaz Güney'i düşünün. Sinemada, sanatta 'ben buradayım' dedi. Benimseyin, benimsemeyin 'ben buradayım' dedi. Yaşar Kemal'i düşünün. Suna Kan'ı düşünün. İkisi de öncülük etmiştir. Ferdi Tayfur'dan Fatih Terim'e kadar birçok isim var. Bakan arkadaşımız Ömer Çelik de öyle.”

2001 yılından bu yana AK Parti Hükümeti'nin sağlık, eğitim, ulaştırma, enerji gibi çeşitli alanlarda büyük devrimler yaptığına dikkat çeken Davutoğlu, Türkiye'nin bugünkü haliyle 2001 yılındaki halinin kıyaslanmasını istedi. Ekonomik devrimlerin yanı sıra demokratikleşme noktasında da bir dizi devrim yapıldığını belirten Davutoğlu, Kürtçe türkü dinlemenin yasak olduğu dönemleri de hatırlattı. Bir Hakkarilinin Konyalı'dan farkının olmadığı bir toplum inşa ettiklerinin altını çizen Davutoğlu, "Vatandaşlık bilincini yükselterek bunu yapıyoruz. Bugün bu aşıyı bozmak isteyenler çıkabilir. Kimse bu devrimlerin yansımalarını gözardı edemez. İnsan onuruna dayanmayan hiçbir siyaset kalıcı olamaz. Meşruiyet zemini sağlam olmayan, meşruiyetini halktan almayan hiçbir siyasal veya kurumsal düzen hamle gücü kazanamaz. Bünyamin Aygün Suriye'de kaçırılan altın kalplı kardeşimiz. Telefon etti, orada büyük ızdıraplar çektiğini söyledi. Kendi kendime, 'Başbakanımız ve sizin açıklamalarınız geldi. Tamamdır, beni kesin kurtaracaklar dedim' dedi. Otoriter rejimlerde 1 kişi, 100 kişi, 1000 kişinin önemi olmaz. Bünyamin olayı kamuoyuna aktarıldı diye biliniyor. Ama öyle olaylar var ki kamuoyu bunu bilmiyor. Son yıllarda 178 vatandaşımızı değişik ülkelerden, zor şartlardan kurtardık.

Bazen haber gelir Somali'de, Kenya'da, Afganistan'da kaçırılanlarla ilgili haber gelir. Onlar kurtarılmadan bizim gözümüze uyku girmez Bakınız Suriye'de 150 bin insanın katledildiği bir sistem ve hala ayakta kalıyorum iddiasında. 2 milyon Suriyeli, mülteci halinde ama hesap vermiyor. Varil bombaları, kimyasal silah her şey kullanıldı. Çünkü demokrasi yok. Demokrasinin olduğu yerde hesap verilebilirlilik olur. Ve hesap verecek makam ve merci de sadece ve sadece aziz mercidir. Başka kimseye hesap vermek durumunda değil yürütme erkinde olanlar. Ve tabi herhangi şekilde hukuki bir mesele varsa, dün de Sayın Başbakan'ın söylediği gibi. En yakınlarımızla ilgili olsa da her türlü hesaba açık olmanın vicdani huzurunu yaşamak durumundayız. Libya tahliyesini hatırlamak isterim. 10 gün içinde 25 bin vatandaşımızı Türkiye'nin bir buçuk misli bir ülkenin her bir köşesinden toplayıp bir kişinin dahi burnu kanamadan ailelerinin yanına getirmek güçlü ve kudretli bir devletin yapabileceği bir iştir. Ve o dönemde 65 farklı ülkeden 10 bin dünya vatandaşını kardeşlerimizi aldık ve yerlerine gönderdik" diye konuştu.

2000'li yılların başında kendi kaleme aldığı Stratejik Derinlik kitabından da bahseden Davutoğlu, güçlü diploması ile “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın”anlayışını harekete geçirdiklerini belirtti. Davutoğlu, dinamik ekonomi ile önemli adımlar atılacağını ve atıl durumdan aktif pozisyona geçilebileceğini bildirdi. Türkiye'nin IMF'ye olan borcunu ödediğini hatırlatan Davutoğlu, “Artık elhamdüllilah borcumuz yok. Hangi siyasi görüşten olursanız olun bununla gurur duymalısınız. Aynı ay içinde 5 milyar dolar borç verdik. Adana'nın da yine Türkiye'nin ekonomik yeri bağlamında yine öncülük yapması gerektiğini düşünüyorum” dedi.

Adana'nın Türkiye ekonomisine öncülük etmesi gerektiğine vurgu yapan Davutoğlu, Türkiye'nin can damarının Akdeniz'deki 3 ekonomik bölgesine dikkat çekti. Türkiye'nin Akdeniz ülkesi olduğunu ve mutlaka Akdeniz politikası olmasının gerektiğini kaydeden Davutoğlu, Akdeniz'in turizm, Mersin'in liman ticareti, Adana'nın da enerji potansiyeline dikkat çekti. Çukurova'yı “Türkiye'nin lokomotifi” pozisyonunda olarak nitelendiren Davutoğlu, konuşmasını şöyle devam etti: 

"Türkiye'nin Akdeniz'deki etkinliği en fazla kendisini etkileyecektir. Adana, Toroslar'ın görkemini Akdeniz'in maviliği ile buluştursun. Yeter ki demokrasimiz siyasi istikrara dayalı devam etsin. 2005'te Afrika Yılı ilan ettiğimizde bazıları dudak büktü. Bazıları bunu üçüncü dünyacılıkla eleştirdiler. Şu anda dış politikamızı eleştirenlerin birçoğu 2005'te bunu eksen kayması olarak gördü. Akdeniz, Afrika kıtasının kuzey hattını oluşturur. Afrika'da şu anda Türk efsanesi var. Son 5 yılda 23 büyükelçilik açtık Afrika'da. Bu kolay değil. Dün dahi Afrika'da 4 elçilik açalım diye teklif edildi. Bununla gurur duymalıyız. Bu bizim etkin diplomasimizin eseri. Kötülemek ve eleştirmek isteseler de bu kervan yola çıkmıştır. Menziline de ulaşacaktır. Menzil, İstiklal Harbi'nde Gazi Mustafa Kemal'in verdiği talimattır. 'Artık hattı müdafaa yoktur. Sathı müdafaa vardır' diye verdiği. Kardeş halklar acı içindeyse biz menzile ulaşmamış sayılırız."

Suriye'deki iç savaştan kaçıp Türkiye'ye sığınan mültecilerin durumlarından da bahseden Davutoğlu, Türkiye'ye sığınan 2 milyon Suriye vatandaşının Esad tarafından “terörist” olmakla suçlandığını kaydetti. Bu yardıma muhtaç insanların terörist olmadıklarını ve terörizme karşı mücadele etmekten asla taviz vermeyeceklerini söyleyen Davutoğlu, bataklığı yok etmeden terörizme çare bulunamayacağını da ifade etti. İnsan diplomasisi yaptıklarını ve güçlerini milletten alıp demokrasiyle taçlandırdıklarını vurgulayan Bakan Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: 

“Bizim kudret elimiz bu kardeş halkların yanında olduğu zaman biz insan olduğumuzu anlarız. Ama bu zulme sessiz kaldığınızda onu yapanlar gibi tarihe geçersiniz. Elhamdüllilah bizim öyle bir tarihimiz yoktur. Burada mezhep ve etnik ayrım yapmayız. Bizim insana olan saygımız her yerde kendini gösterir.” 

Davutoğlu, 3.5 sene sonra Avrupa Birliği ile yapılacak 'vize muafiyeti' anlaşması ile tüm Avrupa ülkelerine özgürce seyahat edilebileceğini de sözlerine ekledi.
İlginin yoğun olduğu konferansa; Adana Valisi Hüseyin Avni Coş, Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Zihni Aldırmaz, Emniyet Müdürü Cengiz Zeybek, AK Parti Milletvekili Fatoş Gürkan, Necdet Ünüvar ve çok sayıda protokol üyesi katıldı.