GRUP YÜRÜYÜŞ'TEN “ULUDERE KLİBİNE“ DAİR


İşte Grup Yürüyüş'ün Sosyal Paylaşım Sitesi Facebook'tan yaptığı O Açıklama:

Uludere-Roboski katliamının 2. yılında yayınladığımız klibe dair az da olsa bazı kardeşlerimizin sorularına maruz kaldık. Yorumlarda cevap verdik ancak gözden kaçmış olabileceğini düşünerek -gelen sorular üzerinden- konuya yaklaşımımızı derli-toplu bir şekilde kısaca ifade edelim:

28 Aralık 2011’de Uludere-Roboski'de yaşam koşullarından dolayı sınır ticareti yapan genç köylüler PKK'lı sanılarak korkunç bir şekilde katledildi. Bu, ya gerçekten hata ile oldu ya da devletin/ordunun içine çöreklenmiş çetelerin Hükümeti zorda bırakmaya yönelik bir hamlesiydi. Sonuçta gencecik 34 insanımız korkunç bir şekilde hayatını kaybetti. Büyük bir acı, trajedi. 
“Hurriyya” adlı son albümümüzde başta Suriye ve Mısır olmak üzere ağırlıklı olarak Ortadoğu’da diktatörlere karşı yükselen kıyamları tema olarak seçtik. Yanı sıra Uludere’de yaşanan trajediye de ağıt yaktık. Söz konusu eser 8 ay önce yayınlanan albümümüzde yer alan “Uludere’ye Ağıt” adlı eserdir. Yıldönümü nedeniyle de sayfamızdan paylaşarak konuya dikkat çekmek istedik.

Genel olarak böyle bir konuya şarkı yapmamız dinleyicilerimiz tarafından takdirle karşılanmıştır. Ancak paylaştığımız videonun altına gelen birkaç soru bazı kardeşlerimizin konuyla ilgili kuşkular yaşadıklarını göstermiştir. Özellikle konunun PKK-BDP çevresince propaganda malzemesi olarak kullanmasının bunda etkili olduğunu düşünüyoruz. Ancak biz Müslümanlar konuya bu etkenlerden bağımsız yaklaşmalıyız. Kim olursa olsun mazlumun yanında, kimden kaynaklanırsa kaynaklansın zulmün karşısında olmak inancımızın bir gereğidir. Bu nedenle Hükümetin bu olayın faillerini bulup cezalandırması gerektiğini düşünüyoruz. 

Sonuçta gencecik çocuklardan bahsediyoruz. Geçim için yaptıkları ticaret kaçakçılık olarak anılıyor. Neden? Emperyalistlerin çizdiği sınırlardan ötürü! Biz hadiseye ulus-devlet merkezli bakmamak gerektiğini düşünüyoruz. Evet, PKK-BDP çizgisi, katliam üzerinden siyaset yapıyor ve hatta konuyu istismar ediyor. Ancak bu, ölenlerin masumiyetini değiştirmez. PKK istismar ediyor; biz adil olalım. Silahsız/sivil insanlar -üstelik ticaret güzergâhı olduğu bilindiği halde- bombalandılar. Şu-bu sahipleniyor filan bizi pek alakadar etmemeli! Zulüm var mı? Var. Öyleyse kendi adalet penceremizden konuya duyarlı bir şekilde yaklaşalım. Örneğin Pakistan’daki rejim Müslümanlara zulmeden bir rejim. Fakat Hint zulmüne karşı Keşmir Davasına sahip çıkıyor. Zalim Pakistan rejimi Keşmir Davasına sahip çıkıyor diye Keşmir’de yaşanan zulümlere kayıtsız kalmamız nasıl abes ise birileri kullanıyor diye Uludere-Roboski’de yaşananı görmememiz benzer oranda hatadır. Elbette olayı istismar edenlere katkı sağlayacak söylemlerin de acizlik ve hata olduğu ortadadır. Bu nedenle İslami kimliğimizden kaynaklanan bağımsız duruşun önemine dikkat çekmek isteriz. 

Biz Türküyle Kürdüyle, Arabıyla Çeçeniyle, Suriye’den Mısır’a, Irak’tan Filistin’e, Arakan’dan Doğu Türkistan’a bir ümmetiz. Etnik farklılıklarımız, mezhebî ve meşrebî çeşitliliğimiz ve ulusal sınırlar kardeşliğimize zincir vuramaz.