FURKAN VAKFI'NDAN OSMANİYE'DE KONFERANS

KUR’AN İLE HÜKMETMEYENLER YÜKSELEMEZLER

Osmaniye halkının yoğun katılım gösterdiği konferans, Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Daha sonra Furkan Eğitim ve Hizmet Vakfı Osmaniye Temsilciliği adına Murat Gülnar tarafından açılış ve selamlama konuşması yapıldı. Ardından “İslam Coğrafyası Temsili Anlatımı” isimli etkinlik gösterimi yer aldı.

Furkan Vakfı’nın Suriyelilere yardım maksadıyla başlattığı Kardeş Aile Projesi vesilesi ile tanışılan  Suriye’li Mustafa Hasan Suriye’de yaşadıklarını, duygu ve düşüncelerini anlattı. Daha Sonra ezgi ve marşlarıyla GrupFurkan sahne aldı. Grup Furkan’ın coşkulu ezgi ve marşlarının ardından Alparslan KUYTUL Hoca’nın “Kur’an’la Yükseliş” isimli konferansına geçildi.

Alparslan KUYTUL Hoca'nın konferanslarında değindiği önemli noktalar şu şekilde;

Bilim insana uygun medeniyet meydana getiremez. Allah insana uygun bir medeniyet meydana getirme işini insana vermemiştir. Allah’ın bu hususta insana yol göstermemiş olması düşünülemez. Allah (cc), peygamberler göndermesi, kitap indirmesi yeryüzüne müdahalesi ve insana uygun medeniyetin kriterlerini bildirmesidir..

İnsan, Allah’ın yarattığı en şerefli mahlûktur. En şerefli olan insan en aşağılık hale gelebilmektedir. Allah’ın yönlendirmesi olmazsa insan hayvandan daha aşağı bir seviyede olabilir. Eğer Allah’ın yönlendirmesi olmazsa insan nefsinin kulu, kölesi olacaktır. İnsanın nefsine ve şeytana karşı koyabilmesi kutsal bir mesaja bağlanmakla mümkündür. Kutsalı olmayanlar, insanı aşağı seviyelere çeken nefis, çevre, şeytan gibi yerçekimlerinden kurtulamazlar ve alçalırlar. Nefis derece derecedir.

Kâinata baktığımızda Allah’ın yarattığı sayısız varlığı görmekteyiz. Hiçbirini de saymamız mümkün değildir. Bu şekilde bakıldığı zaman Allah’ı tanımamız mümkün olur. Kâinata bakıp Allah’ın kudretini gören kimse Kuran’ı daha güzel bir şekilde anlayarak okur. Çünkü Kuran’ı gönderenin kâinatın sahibi olduğunu bilmektedir.

İnsan aklı sınırlıdır. Maddeler üzerinde araştırmalar yapabilir, anlayabilir. Bu şekilde insan ilmi seviyesini yükseltmektedir fakat insan aklı, insanın ruhunu tanıyamaz. Bu yüzden de insan, insana uygun kanunlar koyamamaktadır. İnsana en iyi kanunu koyan, onu en iyi tanıyan Allah’tır. İnsana koyduğu kanunlarla insanın makamını yükseltir. Allah’a kulluk yapmak, kanunlarını Allah’tan almak insanın şerefini yükseltir. Çünkü insana kanun koyan Allah, tüm kâinatın sahibidir. Mekke’li müşrikler Allah’ın varlığını ve yaratıcı olduğu kabul ediyorlardı. Fakat onlar kendilerine karışan bir ilah istemiyorlardı, kitap gönderen, hesap soran bir Allah istemiyorlardı. Onlar putların Allah ile aracı olduğuna inanıyorlardı. Hiçbir zaman ilimde ve kudrette Allah’a denk olan bir putçuluk anlayışı benimsememişlerdi.

Allah’tan gelen bir inanç için savaşmak insanı yükseltir. Krallar uğrunda, ırkçılık uğrunda, ideolojiler uğrunda savaşmak ise aksine insanı alçaltır. Allah’tan gelen için savaşmak hepsinden daha üstündür. Allah Rasulü (SAV) hadiste; “Ben, insanlar Allah’tan başka ilahın olmadığına, namaz kılıp zekat verinceye kadar insanlarla savaşmakla emrolundum” (Buhari; Cihad Bölümü) buyurmaktadır.

Şerefli varlığın, şerefli bir hedefi olmalıdır. Küçük hedefi olanlar, yalnız kendini düşünenler, çocuğunu, işini düşünenler büyük adam olamazlar. Büyük insanlar, inançları uğrunda nasıl mücadele edeceklerini düşünürler.

Biz Osmanlı döneminde daha güçlüydük. Dünyanın dört bir tarafına adaletle hükmediyorduk. Çünkü o zamanlar Kur’an bizi yükseltmişti. Her alanda güçlenmiştik. Çünkü Kur’an insanlara dünya nimetlerinin basit olduğunu bildirir. Dünya nimetlerinin basit olduğu gören insanlar, âhirete yönelirler. Kur’an insanı madde seviyesinden mânâ seviyesine yükseltir.

Nefsini değiştirenler yükselirler, çağları değiştirirler. Nefsinin kölesi olmuş kimseler ise kendini alçaltır. Toplumların nasıl yükseleceğini Allah, Kur’an’la bize anlatır ve buyurur ki; “Allah bir toplumu değiştirmez, ta ki onlar kendilerini değiştirene kadar” (Enfal 53).

Kur’an, hiçbir zaman ırklara hitap etmez, kuran manevi toplumlara hitap eder. Kuran bu şekilde insanın imanına ve inancına bakmayı öğretir. Bu şekilde insanı yükseltir. Maddi şeylere bakan ve değer veren kimseler ise kendilerini alçaltırlar.

İnsan bir taraftan çamurdan yaratılan basit bir varlık, bir taraftan meleklerin secde ettiği, Allah’ın kendi ruhundan üflediği değerli bir varlıktır.

Kur’an’la yükselmek isteyenler, Kur’an’ı anlamadıkları müddetçe, Kur’an onlara fayda etmez. Kuran’ı anlamak isteyenler kafalarından yanlış fikir ve ideolojileri silmediği müddetçe Kur’an’ı anlayamazlar. Allah Rasulü’nün (SAV) ashabı Kur’an’ı anlayarak okuyordu. Sahabe okuduğu Kur’an’dan on ayet alıyor hayatına geçiriyor sonra on ayet daha alıyordu. Günümüzde Kur’an kurslarında Kur’an, sadece çocuklara ezberletilmekte, Kur’an’ın mesajı öğretilmemektedir. Geçmiş toplumlarda Kur’an’ın mesajı öğretilmiş, Kur’an ilimleri kaybolmamış ve böylelikle toplumlar yükselmiştir.

Eğer bir toplum batıl üzerinde birleşmişse, hakkın savunucuları toplumu böleceklerdir ve bu bölünme gerekli ve haklı bir bölünmedir. Peygamberimiz de bu şekilde davasını kavmine bildirdiğinde kavmi ikiye bölünmüştü. Bir tarafta muvahhidler bir tarafta müşrikler. Bu gerekli bir bölünmedir.

Bugün yükselebilmek için yeniden Kur’an okuma gayretine girmeliyiz. Anlamayarak okumak yerine okurken manasını da anlayarak okumalıyız. Bu kitap anlaşılmak için gelmiştir. Bu kitap namazın nasıl kılınacağını, zekâtın nasıl verileceğini, orucu, haccı anlatmaz. Bu kitap medeniyetin esaslarını öğretir. Fakat o gözle bakmayanlar anlayamazlar. “Bu zamanda Kur’an kanunları olur mu?” diyenler Allah’ın kanunları ile insanların kanunlarını karıştırıyorlar. İnsanın kanunları insana uygun olmadığı bir müddet sonra anlaşılır, fakat Allah’ın kanunları insana göre konulmuştur ve Allah’ın koymuş olduğu kanunlar bütün zamanlara ve mekânlara uygundur.

Kuytul hoca, konferanslarının ardından izleyicilerden gelen sorulara cevap verdi. Daha sonra program sona erdi.